Kaş-Besmi açıklarında tespit edilen batıkta yürütülen kazılarda elde edilen 485 parça eser, Uluslararası Arkeoloji Sempozyumu ile *Arkeolojinin Altın Çağı Sergisi* kapsamında ilk kez sergilendi. Abbasiler döneminden kaldığı belirlenen ve 6-7 santimetre uzunluğundaki 15 koku şişesi, ziyaretçilerin yoğun ilgisini topladı.
DENİZİN ALTINDA TARİHİN İZLERİ
Akdeniz Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Hakan Öniz, bölgede gerçekleştirilen kazılarda ortaya çıkan buluntuların önemine dikkat çekerek, “Yelkenli gemiler binlerce yıl önce bu kıyılardan geçerken farklı nedenlerle batıyor, kıyıya yakın yerleşimler de zamanla sular altında kalıyor. Bizler bu izleri ortaya çıkarma şansına sahip arkeologlarız” ifadelerini kullandı.
KOKU ŞİŞELERİNİN YOLCULUĞU GAZZE’DEN BAŞLADI
Araştırmalara göre, batıkta bulunan koku şişeleri 10. ve 11. yüzyıllarda Gazze ve Filistin’in diğer kentlerinde üretilmişti.Kazılarda, zeytin çekirdekleri içeren amforalar da ortaya çıkarıldı.
KAZI SIRASINDA TESADÜFİ BİR KEŞİF
Çalışmalar devam ederken ekip üyelerinden biri, kum tabakası altında küçük bir cam şişe buldu. Bu bulgu üzerine odaklanan ekip, toplamda 15 adet koku veya sürme şişesini gün ışığına çıkardı. Öniz, analizlerin sürdüğünü ancak büyük ihtimalle bu şişelerin koku taşımak için kullanıldığını ifade etti.
ORTA ÇAĞ’IN EN KIYMETLİ ESANSLARI
Buluntular arasında dönemin en değerli kokularından gül yağı, misk ve amberin izlerine rastlandığı belirtiliyor. Gül yağının o dönemde Şam ve çevresinde, misk ve amberin ise Mısır’dan Doğu Akdeniz’e uzanan geniş bir bölgede üretildiği biliniyor.
AVRUPA’YA DOĞUDAN KOKU AKIŞININ KANITI
Doç. Dr. Öniz, bu buluntuların ticaret ve kültür tarihi açısından taşıdığı öneme değinerek, “Avrupa’da o dönemde koku kültürü henüz yerleşmemişti. Koku ve cam işçiliği teknolojisi Doğu Akdeniz’den Batı’ya doğru taşınıyordu.