Almanya'da 2000-2006 yılları arasında 8'i Türk, 1'i Yunan ve 1'i polis memuru olmak üzere toplam 10 kişiyi hedef alan ırkçı terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) davasında önemli bir gelişme yaşandı. Örgütün üyelerinden Beate Zschäpe, itiraf programına dahil oldu. Bu adım, Zschäpe’nin olası erken tahliyesi konusundaki tartışmaları alevlendirdi.
NSU'NUN KARANLIK İŞLERİ VE ZSCHÄPE'NİN HUKUKİ DURUMU
Münih Yüksek Bölge Mahkemesi, 2018 yılında verdiği karar ile Zschäpe’yi ömür boyu hapis cezasına çarptırmıştı. Ancak Almanya’da yürürlükte olan yasalar gereği, hapis cezasının asgari infaz süresi 2026 yılında netleşecek. İtiraf programının tamamlanması halinde Zschäpe, bu tarihten itibaren şartlı tahliye için resmi başvuru yapma hakkına sahip olacak.

MAĞDUR AİLELERDEN TEPKİ: "İTİRAF PROGRAMI ERKEN TAHLİLEYİ HIZLANDIRABİLİR"
NSU mağdurlarının temsilcilerinden Barbara John, Zschäpe’nin itiraf programına katılımını samimi bulmadığını dile getirdi. John, “Uzun yıllar boyunca sessiz kalan Zschäpe’nin bu girişimini, esasen erken tahliye yolunda bir strateji olarak görüyorum” ifadelerini kullandı. Mağdur yakınları ise, bu gelişmenin adaletin tam anlamıyla sağlanması önünde yeni bir sınav olduğunu belirtiyor.
İçerik, Zschäpe’nin hukuki durumunun yanı sıra, mağdur ailelerin bu süreçten duyduğu endişeleri de yansıtıyor. Almanya kamuoyunda ise tartışmalar, bu itiraf programının sonucu ve Zschäpe’nin cezaevinden çıkıp çıkmayacağı üzerinde yoğunlaşıyor.





