Alaattin Çakıcı’nın Yeraltı Dünyasına Girişi ve “Baba” Olarak Yükselişi
Alaattin Çakıcı'nın suç dünyasına ilk adımı, 1970’li yılların siyasi kaos ortamında gerçekleşti. Milliyetçi sağ çevrelerle olan bağı, ona kısa sürede yeraltı dünyasında bir yer kazandırdı. Ancak esas yükselişi, 1980’lerde İstanbul’un suç mahalleri arasında gösterilen Gültepe ve Kasımpaşa’da yaşandı. Bu dönemde ünlü mafya babası Dündar Kılıç’ın himayesinde kendi silahlı yapısını oluşturan Çakıcı, 1990'lı yıllarda çek-senet tahsilatı, tefecilik, ihaleye müdahale ve uluslararası yasa dışı ticaret iddialarıyla suç dünyasında büyük bir güç haline geldi. Bu süreçte edindiği mali kaynaklar ve bağlantılar, onu sadece yeraltı dünyasının değil, aynı zamanda devletin bazı karanlık yapılarıyla ilişkilendirilen bir figür yaptı.MİT İddiaları ve “Susurluk Raporu” Gerçeği
Çakıcı’nın adını Türkiye’nin siyasi hafızasına kazıyan olayların başında MİT ile olan bağlantı iddiaları geliyor. 1996 Susurluk kazası sonrası basına sızan ikinci MİT Raporu, Çakıcı'nın devlet eliyle yapılan yurt dışı operasyonlarında görev aldığı yönündeki iddiaları gündeme taşıdı. Raporda, MİT yetkilisi Mehmet Eymür’e atfen, Çakıcı’nın ASALA gibi örgütlere yönelik infazlarda kullanıldığı öne sürülüyordu. Kendisi de bu iddiaları dolaylı yoldan destekleyen açıklamalarda bulunarak “Ben devletim için çalıştım” şeklinde beyanlarda bulundu. Bu iddialar, yıllar içinde “derin devlet” teorilerinin temel taşlarından biri haline geldi.Uğur Kılıç Cinayeti: En Ağır Suçlama
Alaattin Çakıcı'nın kamuoyundaki en çarpıcı ve travmatik olayı, eski eşi Uğur Kılıç’ın 1995 yılında öldürülmesi oldu. Aynı zamanda Dündar Kılıç’ın kızı olan Uğur Kılıç, Uludağ’da küçük oğlunun gözü önünde vurularak öldürüldü. Cinayeti Burhanettin Türkeş’in işlediği iddia edilse de, azmettirici olarak Alaattin Çakıcı suçlandı.Çakıcı, suçlamaları hiçbir zaman kabul etmedi ancak cinayeti işleyen isimlerin onun çevresinden olması, yıllar süren bir yargı sürecini beraberinde getirdi. Bu olay, onun hem “kadına şiddet” hem de “aile içi infaz” gibi karanlık ithamlarla anılmasına yol açtı.





