Gündem

Anadolu’nun gönül mimarlarından biri: Hacı Bektaş Veli kimdir?

13. yüzyılda Anadolu topraklarında sevgiyle, hoşgörüyle ve irfanla bir yol inşa eden bir bilge: Hacı Bektaş-ı Veli. Onun adı, yalnızca bir tarikatın değil, Anadolu’nun mayasının adıdır. Türkmen dervişlerin, mazlum halkların, ahlâkın ve eşitliğin sesi olmuştur.

13. yüzyılda Anadolu topraklarında sevgiyle, hoşgörüyle ve irfanla bir yol inşa eden bir bilge: Hacı Bektaş-ı Veli. Onun adı, yalnızca bir tarikatın değil, Anadolu’nun mayasının adıdır. Türkmen dervişlerin, mazlum halkların, ahlâkın ve eşitliğin sesi olmuştur.

Bugün hem bir mutasavvıf, hem bir halk önderi, hem de Alevi-Bektaşi inanç sisteminin temel taşı olarak anılan Hacı Bektaş Veli, geçmişten bugüne gönülleri birleştirmeye devam ediyor.

Horasan’dan Anadolu’ya Uzanan Işık

Hacı Bektaş-ı Veli’nin doğum tarihi net olmamakla birlikte, 1209 civarında Horasan’ın Nişabur kentinde doğduğu kabul edilir. Soyu, Hz. Ali’ye dayandırılır. Genç yaşta Ahmed Yesevî ocağında eğitim gördüğü ve tasavvuf terbiyesiyle yetiştiği rivayet edilir. Onun irfan yolculuğu, yalnızca bireysel kemal değil, toplumsal bir uyanış yoluydu.

Yesevî ocağından aldığı manevi görevle Anadolu’ya gönderilen Hacı Bektaş, o dönemde Moğol istilalarının, mezhep çatışmalarının ve feodal adaletsizliklerin içinde kavrulan bu coğrafyada birliğin, kardeşliğin ve ilmin ışığını yaktı.

Nevşehir’in Hacıbektaş İlçesinde Derin Bir Nefes

Anadolu’ya geldikten sonra yerleştiği yer, bugün onun adını taşıyan Nevşehir’in Hacıbektaş ilçesidir. Burada kurduğu dergâh, kısa sürede çevredeki Türkmen halkın toplandığı, eğitildiği ve inançlarını yaşadığı bir gönül merkezi haline geldi.

O sadece bir din adamı değil; toplumu dönüştüren bir rehberdi. Kadın-erkek eşitliğini savunuyor, her cana saygı duyulmasını öğütlüyor, “eline, beline, diline sahip ol” diyerek ahlâkî bir yaşam felsefesi öneriyordu.

Osmanlı’ya Giden Yolu Hazırlayan İrfan Ocağı

Hacı Bektaş-ı Veli’nin düşüncesi, yalnızca bireyleri değil, yüzyıllar sürecek bir toplumsal yapıyı da etkiledi. Kurduğu felsefe, daha sonra Yeniçeri Ocağı’nın manevi temellerini oluşturdu. Yeniçeriler sefere çıkmadan önce onun dergâhında dua eder, güç toplardı. Bu nedenle hem Anadolu’nun hem de Osmanlı’nın kimliğinde Bektaşi düşüncesinin izi vardır.

‘İncinsen de incitme’ Felsefesiyle Kurulan Bir Yol

Hacı Bektaş Veli’nin öğretisi sert değil, yumuşaktı. Korku değil, sevgiyle öğüt verirdi. En meşhur sözlerinden biri olan “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” ifadesi, sadece bir çağrı değil, bir medeniyet reçetesiydi.

Ona göre yol; bilgiyle, sabırla, tevazu ile yürünürdü. Tasavvufu yalnızca ritüel değil, bir ahlâk düzeni ve yaşam biçimi olarak görürdü. İnancı dayatmaz, gönüllerde yeşermesini beklerdi.

Vefatı ve Ardında Bıraktığı Miras

Hacı Bektaş-ı Veli’nin 1271 yılında vefat ettiği kabul edilir. Türbesi Hacıbektaş ilçesinde ziyaretçilerini ağırlamaya devam ederken, onun öğretileri Alevi-Bektaşi topluluklarının temel referansı olmaya devam ediyor. Her yıl düzenlenen Hacı Bektaş-ı Veli Anma Törenleri, binlerce kişiyi bir araya getiriyor.

Bir Yol Gösterici, Bir Gönül Eridir

Hacı Bektaş Veli, sadece Alevi-Bektaşi toplumunun değil; Anadolu irfanının, halk İslamının ve insan merkezli tasavvufun mimarlarından biridir. Bugün hâlâ fikirleriyle toplumsal barışı, çok sesliliği ve insan sevgisini savunur.

Kısacası; o bir dervişti, bir bilgeydi, bir halk devrimcisiydi. Kalıcı olan neydi diye sorulsa, Hacı Bektaş’ın sesiyle yanıt veririz:

“İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.”