Geçmişte defalarca izlediğimiz bir senaryonun yeni bir perdesi daha aralanmak üzere… Yine aynı kuklalar, aynı karanlık sahne… Ve yine kandırılmaya çalışılan mazlumlar, Müslümanlar… Tarih tekerrür ediyor ama biz hâlâ aynı yerden vurulmaya devam ediyoruz.
Daha önce de gördük bunu… Hamas’ın içine sızmış İsrail ajanlarının, Müslüman kisvesi altında kardeş kanı döktüğünü unutmadık.
65 bin insanın ölümüne sebep olan kıvılcımı daha önce de ateşleyenler, yine benzer provokatif hamlelerle sahnede. Ateşkes ilan edilmişken yapılan saldırılar, İsrail’in bölgeye müdahalesine zemin hazırladı. Bu, Hamas’ın halkı için verdiği meşru direniş mücadelesini gölgeleyen bir adımdı.
Hamas, kendi halkının geleceğini düşünen bir hareket olarak; Netanyahu ve Trump gibi, savaştan beslenen, ateşkesi ihlal edip suçu karşı tarafa atan bu kana susamış figürlerin oyununa gelmemelidir.
'Ateşkesi Hamas bozdu, bombayı hak ettiler' gibi söylemleri meşrulaştıracak her adımdan kaçınılmalı, insanlık dışı bu senaryolara malzeme verilmemelidir.
Bu vampirlere, insan hayatı üzerinden kendine çıkar devşiren bu karanlık zihniyetlere fırsat tanınmamalıdır.
Nitekim, kendi saflarını hedef alan bu karanlık eller, sadece İsrail’in değil, ABD’nin de çıkarları uğruna savaşın fitilini tutuşturmak için bekliyor.
Şimdi bir kez daha aynı oyunu sahneye koymaya hazırlanıyorlar
Ateşkesin konuşulduğu, umutların yeniden yeşerdiği bir anda, tam da İsrail'in ve ABD'nin istediği gün ve saatte bir provokasyon yaşanabilir. Kimin ne olduğunu, kim adına tetik çektiğini çok iyi bilmeliyiz! Çünkü artık sadece silahlarla değil, kimliklerle, kıyafetlerle, rollerle savaşıyorlar.
Bugün, Filistin halkı bir yandan açlıkla, bir yandan bombalarla mücadele ederken, diğer yandan içlerine sızmış ihanetle de boğuşmak zorunda bırakılıyor. Herkesin safı net olmalı. Bugün sessiz kalan, yarın susma hakkını kaybeder. Bugün gerçekleri görmeyen, yarın gözyaşı döker ama geç olur!
Netanyahu ve Trump gibi figürlerin, uluslararası arenada koz kazanmak için yapmayacağı şey yok! Kan üzerinden siyaset yapan bu zihniyet, masum çocukların kanını kullanarak kendi kirli ajandalarını hayata geçirme derdinde. Ne yazık ki, bazı "Müslüman" görünen eller de bu oyunda piyon olmaktan öteye geçemiyor.
Ama biz bu oyunu biliyoruz!
Birbirimize düşman değil, omuz omuza mücadele etmenin zamanı şimdi! Provokasyonlara karşı uyanık olma, kardeşin kardeşe kırdırılmasına geçit vermeme zamanı şimdi! O sahte bayrak operasyonlarını, o sahte saldırıları, o sahte Müslümanları tanıma zamanı şimdi!
Filistin’in haklı davası, emperyalizmin gölgesinde ezilen bir halkın onur mücadelesidir
Filistin’in haklı davası, yalnızca bir coğrafyanın değil; onuru çiğnenmiş, iradesi gasp edilmiş bir halkın insanlık onurunu savunma mücadelesidir. Bu mücadele, sömürgeci zihniyetin dayattığı işgale karşı; toprağını, evladını ve tarihini koruma iradesinin adıdır. Emperyalizmin kanlı gölgesinde yıllardır yok sayılan bir halkın varlık çığlığıdır Filistin.
Barış, adalet ve huzur ancak İsrail’in işgale son verdiği, başkenti Kudüs olan özgür ve bağımsız bir Filistin’in varlığıyla mümkün olacaktır. İki ayrı devletli çözüm, sadece siyasi bir formül değil, insanlık vicdanının da asgari talebidir. Bugün Filistin’e susan diller, yarın kendi vatanı için konuşacak yüzü bulamayabilir.
Yeter artık!
Bu coğrafyada her damla kan, hepimizin yüreğine damlıyor. Her yetim çocuk, bizim evladımız. Her mazlum, bizim kardeşimiz. Bu yüzden bu yazı bir uyarı değil, bir çağrıdır: Birliğe, ferasete, direnişe çağrıdır.
Çünkü biz sustukça onlar konuşuyor…
Biz uyudukça onlar plan kuruyor…
Ama biz uyandığımızda, işte o zaman onların karanlık oyunları aydınlıkta yok olup gidecek.
Uyanın Artık!
Tuzak büyük ama biz daha büyüğüz.
*Bu siteye yazılan köşe yazıları Türkinform'un editöryal politikasını yansıtmamaktadır. Köşe yazılarındaki görüşler yalnızca yazarları ilgilendirmektedir.*