Azerbaycan-Ermenistan Barış Görüşmeleri ve Zengezur Düğümü

Son haftalarda Azerbaycan-Ermenistan barış sürecinde diplomatik hareketlilik dikkat çekici biçimde yeniden hız kazandı.

Azerbaycan ve Ermenistan arasında barış anlaşması taslağı üzerindeki mutabakat, süreci yeniden uluslararası gündemin ön sırasına taşıdı. Ancak çoktan ölmüş Minsk Grubu’nun hayaletinin hala dolaştırılmak istenmesi ve Zengezur koridoruna dair batı ve Rusya’da mevcut olan suskunluk, Bakü’de soru işaretlerini de beraberinde getirmektedir.

Bununla beraber bölgede diplomatik ziyaretler ve demeçler son sürat devam etmektedir. ABD temsilcileri Azerbaycan ve Ermenistan’ı ziyaret ediyor, AB temsilcileri Karadeniz ve Orta Koridor stratejileriyle ilgili aktifleşmiş durumda ve yaklaşımlarında pragmatizm sergiliyorlar. ABD Başkanı da konuşmasında Azerbaycan ve Ermenistan arasında barıştan söz ediyor. Rusya Dışişleri Bakanlığı da aynı konuda açıklama yapıyor.

Diplomatik Tempo Artıyor Ama Çelişkiler Sürüyor

Son haftalarda Azerbaycan-Ermenistan barış sürecinde diplomatik hareketlilik dikkat çekici biçimde yeniden hız kazandı. ABD ve Avrupa Birliği temsilcileri Bakü ve Erivan’a art arda ziyaretler düzenledi, açıklamalar yaptı; Rusya ise bu yarışa dışarıdan ama müdahil bir şekilde eşlik ediyor. Sürecin en dikkat çeken yanı, tarafların artık bir barış anlaşması metni üzerinde teknik olarak uzlaştıklarını açıklamış olmaları. Ancak bu teknik uzlaşı, sürecin stratejik güvenceye kavuştuğu anlamına gelmiyor.

Aksine, sürece yön veren büyük güçlerin sessiz kaldığı iki başlık – AGİT Minsk Grubu’nun feshi ve Zengezur koridorunun statüsü – barış sürecinin zayıf karnı haline gelmiş durumda.

Minsk Grubu’nun Hayaleti

AGİT Minsk Grubu, 1990’lardan bu yana Dağlık Karabağ meselesinde diplomatik çözüm zemini oluşturma iddiasıyla faaliyet yürüttü. Daha doğrusu barışa yönelik hiçbir ciddi faaliyet yürütmedi. Mevcut durumun, diğer bir ifade ile Ermenistan’ın işgalini sürece yaymak ve meşrulaştırmak dışında pek bir çabası olduğu da söylenemez. Ancak 2020’deki 44 günlük savaş, bu yapının işlevini fiilen ortadan kaldırdı. Azerbaycan açısından Minsk Grubu artık “geçmişin başarısız bir modeli” ve bir daha asla geri dönülmemesi gereken bir dönem olarak hatırlanmaktadır.

Ancak ABD, Fransa ve Rusya – bu yapının eşbaşkanları – barış çağrıları yaparken Minsk Grubu’nun resmen feshedilmesi gerektiğine dair hiçbir net tavır sergilemiyor. Dahası, özellikle Fransa’nın zaman zaman yaptığı Ermenistan yanlısı açıklamalar, bu yapının ileride yeniden gündeme gelebileceği ihtimalini Bakü açısından bir tehdit olarak canlı tutuyor.

Eğer uluslararası toplum bu süreci gerçekten kalıcı barışa evirmek istiyorsa, önce bu “eski dosyanın” kapandığını açıkça ilan etmek zorunda. Azerbaycan’ın talebi tam olarak bu: Barış, ancak geçmişin resmi olarak kapatılmasıyla mümkün olur.

Zengezur Koridoru: Ekonomi Mi, Egemenlik Mi?

Sürecin ikinci ve belki de daha kritik noktası Zengezur Koridoru meselesidir. Azerbaycan, Ermenistan üzerinden Nahçıvan’a engelsiz kara ve demiryolu bağlantısı kurulmasını talep ediyor. Bu sadece ulaşım değil; jeopolitik bir yeniden bağlantı hamlesidir.

Azerbaycan’ın beklentisi; Ermenistan topraklarından geçecek bu hattın herhangi bir engelle karşılaşmadan, gümrük veya kontrol noktası olmadan işlemesi. Ancak Ermenistan bu koridorun egemenliğini elinde tutmakta ısrarcı. Uluslararası aktörler ise bu konuda ya net pozisyon almaktan kaçınıyor ya da meseleyi yalnızca teknik bir ulaşım hattı olarak görmek istiyor.

Rusya, Azerbaycan ve Ermenistan liderlerinin 11 Ocak 2021'de Moskova'da yaptığı toplantıda imzalanan üçlü bildiri, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki tüm iletişimin açılmasını öngörüyor. Bu bildirideki temel noktalardan biri, Azerbaycan'ın ana bölümünü Nahçıvan'a bağlaması gereken ve aynı zamanda Ermenistan ile Rusya arasında demir yolu ve otomobil bağlantıları için bir ulaşım rotası görevi görmesi gereken Zangezur koridorudur. Ancak Ermenistan, çeşitli bahanelerle bir yıldan fazla bir süredir Zangezur koridoru üzerindeki müzakereleri geciktiriyor. Oysa Bakü için bu bir “ya tamam ya devam” konusudur. Koridor açılmadan, ulaşım hatları normalleşmeden barışın pratik anlamı kalmayacaktır.

Zengezur Koridoru Önündeki Bir Diğer Engel Ülke: İran

İran, batılı devletler ve Rusya’dan farklı olarak Zengezur Koridoru’na karşı net bir muhalefet sergilemektedir.

İran, Zengezur Koridoru’nun hayata geçirilmesiyle Türkiye ve Azerbaycan’ın doğrudan kara bağlantısı kurarak İran’ı Güney Kafkasya’daki transit rolünden dışlayacağından kaygı duymaktadır. Diğer taraftan Tahran, koridorun Ermenistan toprakları üzerinden geçmesi halinde, bu güzergahın Azerbaycan veya Türkiye kontrolüne geçmesinin Ermenistan’ın egemenliğini zedeleyeceğini ve İran-Ermenistan sınırının tehlikeye gireceğini düşünmektedir. İran, bölgedeki sınır değişikliklerine karşı olduğunu sıkça dile getirmiştir. Koridorun açılması, İran’ın Azerbaycan ile Nahçıvan arasındaki transit rolünü de ortadan kaldırabilir. Bu durum, İran’ın bölgedeki ekonomik etkisini ve gelirlerini azaltabilir.

İranlı yetkililer, Zengezur Koridoru’nu “Turan Koridoru” veya “NATO-Turan Koridoru” olarak nitelendirerek, bu projenin Türkiye’nin bölgedeki etkisini artıracağı ve İran’ın kuzey sınırlarında NATO’nun varlığını güçlendireceği endişesini taşımaktadır.

İran’ın Alternatif Yaklaşımları

İran, Zengezur Koridoru’na alternatif olarak, Azerbaycan ile Nahçıvan arasındaki bağlantının İran toprakları üzerinden sağlanmasını önermektedir. Bu amaçla, Aras Nehri boyunca uzanan ve “Aras Koridoru” olarak adlandırılan bir güzergah üzerinde çalışmalar yapılmaktadır. Bu alternatif, İran’ın transit rolünü korumasını ve bölgedeki etkisini sürdürmesini hedeflemektedir. Ancak Azerbaycan tarafı buna karşı çıkmamakla beraber her iki güzergahın da işlemesi gerektiğini düşünmektedir. Bu yöndeki inşaat faaliyetlerinin önemli bir kısmı tamamlanmış durumdadır.

AB ve ABD’nin Söylemleri: Somutluk Eksik

ABD ve AB son haftalarda bölgeye yönelik gelişim vaatlerinde bulunurken, Brüksel özellikle Orta Koridor’a vurgu yapıyor ve Kafkasya’yı Çin-Avrupa ticaret hattına entegre etme vizyonunu öne çıkarıyor. Ancak bu söylemler de hâlâ soyut haldedir. Orta Koridor yıllardır var ama hâlâ düşük kapasiteli çalışıyor.

Azerbaycan’ın beklentisi; bölgeye yönelik vizyonun yalnızca altyapı projeleriyle sınırlı kalmaması, aynı zamanda siyasal ve stratejik hassasiyetlerin de tanınmasıdır. Minsk Grubu’nun feshi ve Zengezur koridorunun garantilenmesi bu hassasiyetlerin başında geliyor.

Barış İçin Sadece İyi Niyet Yetmez

Azerbaycan-Ermenistan barış süreci tarihsel bir eşiğe ulaşmış durumda. Ancak gerçek bir barış, yalnızca imzalarla değil; bu imzaların arkasındaki çelişkilerin ortadan kaldırılmasıyla mümkündür.

Uluslararası aktörler samimi ve kalıcı bir çözüm arıyorsa, diplomatik nezaketin ötesine geçmeli ve net pozisyonlar ortaya koymalıdır. Aksi takdirde bu süreç, geçmişte olduğu gibi, sadece “bir başka barış girişimi” olarak tarihe geçebilir. Bölgede barış sağlanmazsa yeniden savaşın kapıları aralanır. Savaş önceki defa Ermenilerin işgal ettiği Karabağ topraklarını “azad” etmişti. Bu defa barışın sağlanamadığı yerde çıkabilecek bir savaş Zengezur bölgesi başta olmak üzere tarihi Batı Azerbaycan toprakları meselesini gündeme getirebilir.