Beyin Göçü: Gidenleri Nasıl Geri Getiririz?

KÖŞE YAZISI | Hazırlayan: Harun ŞAHİN

Türkiye’nin son yıllarda en çok tartışılan konularından biri, beyin göçü… Yani yetişmiş, donanımlı, eğitimli, ufku geniş, dünyayla yarışabilecek kapasiteye sahip vatandaşlarımızın yurtdışına göç etmesi. Kimi yüksek lisans için gidiyor, kimi doktorasını bitirip kalıyor, kimi de sadece kendine daha iyi bir hayat kurabilmek için başka ülkelere yöneliyor. Bir ülkenin en büyük zenginliği petrolü, altını, doğal gazı değil; insan kaynağıdır. Eğer gençlerimiz, bilim insanlarımız, mühendislerimiz, doktorlarımız, sanatçılarımız bavullarını toplayıp gidiyorsa, burada ciddi bir sorun var demektir.

Peki neden gidiyorlar?

Aslında yanıt basit ama çok katmanlı:

Adalet ve liyakat eksikliği, insanlar emeklerinin karşılığını alamadığını, hak ettikleri yere gelemediklerini düşünüyor.

Ekonomik şartlar, hayat pahalılığı, düşük maaşlar, gelecek kaygısı yurtdışını cazip kılıyor.

Özgürlük ve ifade alanı, kendisini rahatça ifade edebileceği, farklı fikirlere saygı duyulan toplumlar cazip hale geliyor.

Bilim ve teknoloji yatırımları, gelişmiş ülkeler araştırma için daha fazla kaynak ayırıyor, bizde ise genç bilim insanı çoğu zaman imkânsızlıklarla boğuşuyor.

Bir gencin yurtdışına gitme motivasyonu aslında basit bir cümlede özetlenebilir: “Değer görmek istiyorum.”

Peki, çözüm ne? Gidenleri nasıl geri getirebilir, gitmek isteyenlere nasıl umut verebiliriz?

Liyakati hâkim kılmak, işe alımlardan akademiye, devlet kurumlarından özel sektöre kadar tek ölçü liyakat olmalı. Kimsenin “tanıdık” ya da “torpil” aramak zorunda kalmadığı bir düzen, gençlere umut verir.

Özgürlük alanlarını genişletmek, fikirlerin cezalandırılmadığı, eleştirinin değer gördüğü, düşünce çeşitliliğinin zenginlik sayıldığı bir ortam, gençleri bağlar.

Bilim, sanat ve teknolojiye yatırım, gençlerin hayallerini gerçekleştirebileceği laboratuvarlar, araştırma merkezleri, sanat mekânları kurulmalı. Bir öğrenci doktora tezini yapmak için yurtdışına gitmek zorunda kalmamalı.

Ekonomik istikrar ve fırsatlar, gençler sadece maaş değil, gelecek kaygısına da bakıyor. Güvenceli işler, insanca yaşam koşulları, girişimcilere destek programları cazibe yaratır.

Diaspora ile güçlü bağlar, yurtdışına gitmiş olanları “kaybedilmiş” saymamak gerek. Onlarla bağları koparmak yerine, akademik iş birlikleri, ortak projeler ve dönüş programlarıyla yeniden ülkeye çekmek mümkün.

Unutmayalım: Beyin göçü tersine çevrilebilir. Bugün Almanya’dan Amerika’ya birçok ülke, kendi vatandaşlarını geri getirmek için ciddi teşvik programları uyguluyor. Türkiye de aynı adımları atabilir.

Bir ülkenin en değerli kaynağı, insanıdır. Eğer insan giderse, geri kalan kaynakların anlamı kalmaz. O yüzden mesele sadece “gitmesinler” değil, “gitmek istemesinler” haline getirmek… İşte o zaman Türkiye, geleceğin değil bugünün de kazananı olur.

Kaynaklar: Dışişleri Bakanlığı Verileri, BM Raporları, Uluslararası Ajans Analizleri