BRICS ve Türkiye: Yeni Bir Dünya Düzenine Doğru mu?

Dünya sahnesinde kartlar yeniden karılıyor. Batı merkezli sistemin çatırdamaya başladığı bir dönemde, BRICS ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) alternatif bir küresel düzenin temellerini atmaya çalışıyor. Peki Türkiye bu tabloda nerede duruyor?

BRICS: Alternatif Bir Güç Merkezi

2006 yılında temelleri atılan BRICS, bugün dünya nüfusunun %40’ını ve küresel GSYİH’nın yaklaşık %30’unu temsil ediyor. Başlangıçta ekonomik iş birliği amacıyla kurulan yapı, zamanla siyasi ve jeopolitik bir blok haline geldi. Özellikle Batı'nın yaptırım politikalarına maruz kalan ülkeler için BRICS, ekonomik bağımsızlığın ve çok kutuplu bir dünyanın anahtarı olarak görülüyor.

2023’teki Johannesburg Zirvesi’nde genişleme kararı alınması, BRICS’in küresel etkisini daha da artırma niyetinin açık bir göstergesiydi. Arjantin, İran, Etiyopya, Mısır, Suudi Arabistan ve BAE gibi ülkeler BRICS+ yapısına katılım daveti aldı. Türkiye ise bu süreçte "davetsiz misafir" değil, potansiyel bir stratejik ortak olarak öne çıkıyor.

Türkiye'nin Dış Politika Arayışı

Türkiye, son yıllarda dış politikasında "denge" kavramını ön plana çıkarıyor. Bir yanda NATO üyesi ve AB ile gümrük birliği içinde olan bir ülke; diğer yanda ise Asya, Afrika ve Orta Doğu’da yükselen güçlerle ilişkilerini derinleştiren bir aktör. Tam da bu noktada BRICS, Türkiye için yeni fırsatlar ve meydan okumalar barındırıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın zaman zaman BRICS'e yönelik olumlu mesajlar vermesi, Türkiye'nin bu yapıyı yakından izlediğinin işareti. Ancak üyelik, kolay bir adım değil. Hem Batı ile olan hassas dengeler hem de BRICS içindeki siyasi uyum sorunu, Türkiye'nin bu yapıya entegrasyonunu karmaşıklaştırıyor.


Olası Avantajlar

BRICS ile yakınlaşmanın Türkiye’ye sağlayabileceği avantajlardan bazıları şunlar:

Finansal Bağımsızlık: BRICS, dolar hegemonyasına karşı alternatif ödeme sistemleri ve bankacılık yapıları geliştiriyor. Türkiye, bu sistemlere katılarak uluslararası finansal baskılardan daha az etkilenebilir.

Enerji ve Ticaret: Özellikle Çin, Hindistan ve Rusya ile daha derin enerji ve altyapı iş birlikleri mümkün olabilir.

Jeopolitik Kaldıraç: Batı ile ilişkilerde denge sağlamak ve diplomatik pazarlık gücünü artırmak açısından BRICS, Türkiye için önemli bir kaldıraç görevi görebilir.

Riskler ve Soru İşaretleri

Her fırsat aynı zamanda risk barındırır. BRICS ile fazla yakınlaşmak, Türkiye’nin NATO ve AB ile olan ilişkilerini daha da gerginleştirebilir. Ayrıca BRICS içindeki siyasi istikrarsızlıklar ve ortak karar alma zorlukları, yapının etkinliğini sorgulatıyor. Çin ve Hindistan arasındaki rekabet, Rusya’nın izole politikaları gibi içsel çelişkiler Türkiye’yi temkinli olmaya zorluyor.

Türkiye Ne Yapmalı?

Türkiye’nin BRICS’e tam üyeliği şu an için masada değil; ancak gözlemci ya da diyalog ortağı statüsüyle sürece dahil olması önemli bir adım olabilir. Çok kutuplu dünyanın şekillendiği bu dönemde, Türkiye’nin sadece izleyen değil, yön veren aktörlerden biri olma şansı var.

BRICS, bu anlamda bir fırsat penceresi. Ama bu pencereyi açarken rüzgarın yönünü iyi hesaplamak gerekiyor.

Küresel dengelerin hızla değiştiği bir çağda, Türkiye’nin dış politika vizyonu daha da önem kazanıyor. BRICS ile kurulan her temas, sadece ekonomik değil, stratejik bir hamle olarak değerlendirilmelidir.

Kaynaklar: Dışişleri Bakanlığı Verileri, BM Raporları, Uluslararası Ajans Analizleri