Türk Dünyası

Bulgaristan Türklerinin kapanmayan yarası: Belene Toplama Kampı müzeye dönüştürülüyor

Tuna Nehri üzerindeki Belene Adası'nda yer alan kamp, 1949-1987 yılları arasında siyasi muhaliflerin yanı sıra yüzlerce Türk ve Müslüman vatandaşın hiçbir hüküm giymeden tutulduğu bir ceza kampı olarak biliniyor.

Belene'nin müzeye dönüştürülme kararı, kamp mağdurları ve yakınlarının katıldığı geleneksel anma töreni sırasında Bulgaristan Adalet Bakanı Georgi Georgiev tarafından açıklandı. Bakan Georgiev, Belene'den 20 bini aşkın kişinin geçtiğini ve bir kısmının burada yaşamını yitirdiğini belirterek, bu trajik tarihin unutturulmaması için kampın "tarihi kültürel miras" statüsüyle koruma altına alınacağını duyurdu.

Törende "Bir daha asla totalitarizm olmasın" yazılı bir anı levhasının da açılışı yapıldı. Georgiev, “Belene'de yaşananlar unutulmadı ve unutulmayacak. Bu kamp, insan hakları ihlallerine karşı bir hafıza mekânına dönüşecek” dedi.

Türk Soydaşlar Anılarına Sahip Çıkıyor

Anma törenine Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi Mehmet Sait Uyanık da katıldı. Büyükelçi, 1984-1989 yılları arasında sözde “soya dönüş” adı altında yürütülen asimilasyon politikaları çerçevesinde Belene Kampı’na gönderilen 550’den fazla Türk kökenli vatandaşın yaşadıklarını hatırlattı.

Büyükelçi Uyanık, “Kampta yaşanan acıların unutulmaması, unutturulmaması bizim için son derece önemli. Bu alanın müzeye dönüştürülmesi yönündeki çalışmaları destekliyoruz. Bu, sadece Bulgaristan Türkleri için değil, insanlık onuru açısından da kritik bir adım” diye konuştu.

Mağdurlar Konuştu: “Asimilasyon Açık Cezaeviydi”

Törene katılan mağdurlar arasında yer alan Adem Özkan, Belene'de 1,5 yıl geçirdiğini ve ailesinin yaşadığı travmaları hala unutamadığını söyledi. Özkan, “Bizi isimlerimizi değiştirmeye zorladılar. Çocuklarım, ismimizi koruyamadım diye gözyaşı döktü. Bu, ailemiz için bir işkenceydi” dedi.

Bir başka mağdur Ali Mustafa Hüseyin, o dönem Türk isimlerinin kullanılmasının yasaklandığını ve bu nedenle adaya gönderildiklerini söyledi. Hüseyin’in oğlu Taner Mustafa da, babasıyla ancak 1,5 yıl sonra, yalnızca birkaç saniyelik bir görüşme yapabildiğini anlattı.

“Gençler Belene’yi Görmeli”

Belene’de babasıyla kalan Muzaffer Erkan ve kamp mağduru Mümün Çolakoğlu da, bu trajik geçmişin gelecek nesillere aktarılmasının önemine dikkat çekti. Çolakoğlu, kampın düzenli bir müzeye dönüştürülmesi gerektiğini ve gençlerin burayı görerek tarihten ders çıkarması gerektiğini vurguladı.

Tarihi Kayıt Altına Alınıyor

1949’da kurulan Belene Toplama Kampı, 1987’ye kadar faaliyette kaldı. Yaklaşık 20 bin kişinin geçtiği kampta, Bulgaristan'daki Türk azınlık başta olmak üzere birçok etnik ve siyasi muhalif zorla tutuldu. Kampın yaklaşık 1.000 kişinin ölümüne sahne olduğu tahmin ediliyor.

Bu dönüşüm, sadece Bulgaristan Türkleri için değil, tüm Balkanlar’da totaliter rejimlerin yol açtığı baskılara karşı sembolik bir hafıza mekanı oluşturacak. Belene artık bir utanç kampı değil, bir uyanış müzesi olarak tarihteki yerini alacak.