Büyük Resmi Görmek: Terörü Bitirecek Olan Sağduyu ve Devlet Aklıdır
Türkiye, kırk yılı aşkın süredir terörün karanlık gölgesinde sınanmış bir ülkedir. Bu toprakların her bir karışında, milletimizin her bir ferdinin acısı vardır. Bu milletin bir ferdi olarak terörün bıraktığı izleri taşımayan hiçbir aile kalmadı. İşte tam da bu yüzden bugün konuşulanların, yapılan açıklamaların —kimden gelirse gelsin — hamasetle, belden aşağı vurmalarla, günlük siyasi hesaplarla değerlendirilmesi bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür.
Siyaset, özellikle de milliyetçi siyaset; öfkenin, kargaşanın, bağırıp çağırmanın değil, devlet aklının, ferasetin ve büyük resmi görebilme kabiliyetinin siyasetidir.
Ancak mesele sadece birkaç cümlenin ötesindedir.
Fakat yine de asıl mevzu bir kişinin sözleri değil, Türkiye’nin 40 yıldır süren terör belasından nasıl kurtulacağıdır.
Terörü Bitirmenin Yolu Tartışılabilir, Ama Ortak Payda Tektir
Bu ülkede herkes çözüm konusunda farklı şeyler söyleyebilir:
Kimi askerî çözümdür der,
Kimi ekonomik adımlar gerekir der,
Kimi siyasal yolları işaret eder,
Kimi de “Oturup konuşalım, devlet aklıyla bu işi bitirelim.” der.
Tüm bunlar tartışılabilir. Zira demokrasi bunun için vardır.
Ama tartışılmayacak tek bir gerçek vardır:
Bu ülkede akan kan durmalıdır.
Ve bu duruş, Türk milliyetçiliğinin de, Atatürk'ün devlet felsefesinin de çizgisidir.
Ancak unutulmaması gereken kritik bir nokta var:
Bu mesele kamuoyu önünde, terör örgütü liderlerine güç kazandıracak bir üslup ve yöntemle yürütülemez. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin görünen yüzü kadar görünmeyen yüzü, yani devleti devlet yapan bürokratik ve güvenlik aklı vardır. Paylaşılan kadarını biliriz; paylaşılmayan kısmını ise sadece devlet bilir.
Bu nedenle sağduyuyu elden bırakmadan ilerlemek zorundayız.
Kavga Değil, Ortak Akıl Üretsin
Bugün bazı kesimler, konuşulan her cümleyi mal bulmuş mağribi gibi kullanıp belden aşağı vurmayı siyaset zannediyor. Oysa kavga ederek yol alınmaz. Türk milliyetçiliği kavganın değil, devletin birliğinin, milletin dirliğinin siyasetidir.
Terörle mücadele sadece dağda verilen silahlı mücadele değildir.
Aynı zamanda masada akılla yürütülen stratejik bir mücadeledir.
Ve şunu unutmamak gerekir:
Terörden nemalanan sadece terör örgütü değildir.
Bölgesel güçler, emperyal hesaplar, istihbarat oyunları…
Türkiye’ye diz çöktürmek için bu örgütü kullanan bir dizi yapı vardır.
Bu nedenle terör örgütü bugün teslim olmuş görünse bile, yarın başka bir yerden palazlandırılmak istenecektir.
Tam da bu yüzden Türkiye’nin tüm kurumlarının, tüm siyasi partilerinin ve en önemlisi de milli bilince sahip halkının ortak akılla hareket etmesi zorunluluktur.
Güçlü Devlet, Güçlü Millet, Güçlü Türkiye
TBMM, horoz dövüşünün yeri değildir.
Siyasi partiler, birbirine laf sokma yarışının arenası değildir.
Burası devlet aklının üretildiği, milletin geleceğinin inşa edildiği yerdir.
Türkiye Cumhuriyeti, terörün kökünü kazıyacak kudrete sahiptir.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücü, istihbaratımızın kabiliyeti, değişen bölgesel dengeler bu mücadeleyi her zamankinden daha güçlü bir zemine taşımıştır.
Yeter ki birlik olalım.
Yeter ki sağduyudan kopmayalım.
Yeter ki kendi içimizde kavga ederek düşmana fırsat vermeyelim.
Biz Bu Vatanda Biriz
Bu ülkeye sevgisi olan, bu ülkeye hizmet etmeyi amaçlayan, bu bayrağı göklerde daha güçlü dalgalandırmak için çalışan herkes değerli ve önemlidir. Bugün mesele, günlük siyasetin ötesindedir; mesele Türkiye’nin bekasıdır.
Bu devlet kıyamet sabahına kadar yaşayacaktır.
Ve bu millet, geçmişte olduğu gibi bugün de tüm zorlukların üstesinden gelecektir.
VAROLSUN KADİM TÜRK DEVLETİ!
Bu siteye yazılan köşe yazıları Türkinform'un editöryal politikasını yansıtmamaktadır. Köşe yazılarındaki görüşler yalnızca yazarları ilgilendirmektedir.