Gündem

Can Holding patronları her yerde aranıyor

Can Holding’e yönelik soruşturmada Habertürk ve Show TV’nin de aralarında olduğu 121 şirkete TMSF kayyum atandı. 5 kişi gözaltına alınırken, şirket sahipleri hakkında yakalama kararı çıkarıldı. Holding sahipleri her yerde aranıyor...

İstanbul’da yürütülen soruşturma kapsamında Can Holding’e ait 121 şirkete el konuldu, TMSF kayyum olarak atandı. Aralarında Kenan Tekdağ’ın da bulunduğu 5 kişi gözaltına alınırken, holdingin sahipleri hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

İstanbul Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla yürütülen soruşturma kapsamında, “suç örgütü kurmak”, “vergi kaçakçılığı”, “dolandırıcılık” ve “kara para aklama” suçlamalarıyla Can Holding’e yönelik geniş çaplı operasyon düzenlendi.

121 ŞİRKETE TMSF KAYYUM ATANDI

MASAK raporları ve mali denetim birimlerinin hazırladığı inceleme sonuçlarına göre, holding bünyesindeki şirketler üzerinden suçtan elde edilen gelirlerin aklandığı, sahte belgelerle vergi yükümlülüğünün azaltıldığı ve kaynağı belirsiz paraların sisteme dahil edilerek izlerinin gizlenmeye çalışıldığı tespit edildi.

Küçükçekmece 4. Sulh Ceza Hakimliği, Habertürk, Show TV, Doğa Okulları, Enerji Petrol Ürünleri ve HT Spor Televizyon Yayıncılık gibi 121 şirkete Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) kayyum olarak atanmasına karar verdi. Kararda şirketlerin taşınır-taşınmaz tüm varlıklarına, banka hesaplarına ve kripto varlıklarına el konulduğu belirtildi.

GÖZALTILAR VE ARANAN İSİMLER

Operasyonda Cemal Can, Mehmet Kenan Tekdağ, Devran Can, Devran Çimen ve Kemal Çimen gözaltına alındı. Mehmet Kemal Can, Mehmet Şakir Can, Rumert Onur Can, Murat Can ve Mehmet Kaya hakkında ise yakalama kararı çıkarıldı. Gözaltındaki şüphelilerin İstanbul Jandarma Komutanlığı’ndaki işlemleri sürüyor.

ÖRGÜT YAPISI VE YASA DIŞI FAALİYETLER OLDUĞU ÖNE SÜRÜLDÜ

Soruşturma dosyasına göre, suç örgütü Kemal Can ve Mehmet Şakir Can liderliğinde çok sayıda şirket kurarak denetim mekanizmalarını zorlaştırdı. Yönetim kurullarındaki değişikliklerle sorumlulukların dağıtıldığı, ticari faaliyeti bulunmayan şirketlerde sahte sermaye artırımları yapıldığı ve bu paraların 7256 sayılı Varlık Barışı Kanunu kapsamında sisteme sokularak aklandığı iddia edildi.

Ayrıca eğitim, medya, finans ve enerji gibi stratejik sektörlerde yapılan yatırım ve satın almaların suçtan elde edilen gelirlerle finanse edildiği, bu sayede örgütün hem ekonomik gücünü büyütüp hem de kamuoyu nezdinde meşruiyet kazanmaya çalıştığı ileri sürüldü.