Türkiye Yazarlar Birliği Ankara Şubesi tarafından düzenlenen “Kitap Analizi” programının bu haftaki konuğu yazar Zahit Borak oldu. Programda, Fatih Oktay’ın kaleme aldığı Çin ve Dünyanın Geleceği adlı eser ele alındı. Program öncesinde TÜRKINFORM’a konuşan Borak, kitapta Çin’in tarihsel gelişimi, devletleşme süreci ve günümüzde ulaştığı ekonomik ve teknolojik gücün nedenlerinin kapsamlı biçimde incelendiğini söyledi.
ÇİN TARİHİ VE DEVLET AKLI MERKEZE ALINDI
TÜRKINFORM’a konuşan Borak, kitabın Çin’in bugünkü konumunu anlamak için tarihsel bir çerçeve sunduğunu ifade etti. Eserde, milattan önce 5000’li yıllardan itibaren Sarı Nehir Havzası’nda şekillenen toplulukların zamanla devletleşme sürecine girdiği, nehir taşkınlarına karşı geliştirilen ortak dayanışma ve altyapı çalışmalarının güçlü bir toplumsal yapı oluşturduğu aktarıldı. Bu sürecin, Çin’de merkezi ve uzun soluklu bir devlet aklının temelini oluşturduğu belirtildi.
KAPALI DEVLET YAPISI VE MERKEZİ KONUM VURGUSU YAPILDI
Borak, kitapta Çin’in tarih boyunca genellikle içe dönük ve kendini korumaya alan bir devlet yapısına sahip olduğunun vurgulandığını söyledi. Çin’in kendisini merkez olarak konumlandırdığı, dışındaki toplulukları uzun süre “barbar” olarak tanımladığı ve bu yaklaşımın imparatorluklar ve hanlıklar döneminde Çin’i bölgesel bir cazibe merkezi haline getirdiği ifade edildi. İpek Yolu üzerinden barut, ipek, kumaş ve porselen gibi ürünlerle yürütülen ticaretin Çin’i uzun yıllar güçlü bir ekonomik aktör haline getirdiği aktarıldı.
19. YÜZYILDA SÖMÜRGECİLİK VE AFYON SAVAŞLARI ELE ALINDI
Kitap analizinde, 19. yüzyılda Batılı devletlerin Çin üzerindeki etkilerine de yer verildiği aktarıldı. Borak, İngiltere öncülüğünde yaşanan Afyon Savaşları sonucunda Çin’in yarı sömürge haline geldiğini, bu sürecin ülkede milliyetçi hareketlerin ortaya çıkmasına neden olduğunu söyledi. Aynı dönemde Japonya’nın da Çin üzerinde askeri ve siyasi baskı kurduğu ifade edildi.
KOMÜNİST DEVRİM VE TARIM REFORMLARI İNCELENDİ
Borak, eserde Mao Zedong liderliğinde gelişen komünist hareketin ve milliyetçilerle yaşanan çatışmaların ayrıntılı şekilde ele alındığını aktardı. Japonya ve Batılı güçlere karşı verilen ortak mücadelenin ardından komünistlerin iktidarı ele geçirdiği, bu süreçte kırsal kesimde güçlü bir taban oluşturulduğu belirtildi. Kitapta, devrim sonrası yapılan tarım reformlarının beklenen verimi sağlayamadığı ve 1960’lı yıllarda yaşanan büyük kıtlıkta milyonlarca insanın hayatını kaybettiği bilgisine yer verildiği ifade edildi.
1978 REFORMLARIYLA MODERN ÇİN’İN TEMELLERİ ATILDI
Borak, kitabın önemli bölümlerinden birinin 1978 yılında Deng Xiaoping’in iktidara gelmesiyle başlayan reform süreci olduğunu söyledi. Bu dönemde piyasa ekonomisine geçiş adımlarının atıldığı, Çin’in dünyaya açılarak teknoloji ve sanayi alanında büyük dönüşüm yaşadığı aktarıldı. Yapılan reformların, bugünkü Çin’in ekonomik ve teknolojik gücünün temelini oluşturduğu belirtildi.
ÇİN-ABD REKABETİ VE KÜRESEL GÜÇ MÜCADELESİ DEĞERLENDİRİLDİ
Kitapta, son yıllarda Çin ile ABD arasında yaşanan ekonomik ve jeopolitik rekabetin de ele alındığı aktarıldı. 2018’den itibaren ABD’nin Çin ürünlerine yönelik gümrük vergileri ve teknoloji şirketlerine uygulanan ambargoların ticaret savaşlarını beraberinde getirdiği ifade edildi. Buna rağmen Çin’in dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumuna yükseldiği bilgisine yer verildi.
GELECEK SENARYOLARI PAYLAŞILDI
Borak, eserde Çin’in yalnızca ekonomik bir aktör değil, aynı zamanda alternatif bir küresel sistem iddiası taşıyan bir güç olarak değerlendirildiğini aktardı. Teknoloji, yapay zekâ ve askeri kapasitenin bu iddianın temel araçları olarak ele alındığı belirtildi. Kitapta, önümüzdeki birkaç on yıl içinde Çin’in dünyanın en güçlü ekonomik ve teknolojik aktörlerinden biri haline gelebileceğine yönelik öngörülerin paylaşıldığı ifade edildi.