Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Şehircilik Zirvesi'nde yaptığı konuşmada dilin, medeniyetlerin mekana bakışını belirlediğini ifade etti. Mimar Sinan'ın "Bir yapı sadece sağlam olmakla yetinmez, aynı zamanda zarif olmalıdır" sözünü anarak ecdadı yad eden Erdoğan, Türkçedeki "konmak" fiilinden türeyen kelimelerin, milletin zihniyetini gösterdiğini belirtti. Erdoğan, "Dünya, unutmayın, konulan bir yerdir. Bir yere konduğumuzda sadece oradaki insanlarla değil, oradaki canlı cansız diğer varlıklarla da komşu olur, komşuluk hukuku geliştiririz" dedi.
ZİRVENİN BAŞARILI GEÇMESİNİ TEMENNİ ETTİ
Konuşmasının başında, zirveye katılan teşkilat mensuplarını, akademisyenleri ve misafirleri selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen AK Parti Çevre, Şehir ve Küktür Başkanlığı'na teşekkür etti. Eserleri ve fikirleriyle yol gösteren ecdadı rahmetle yad ettiğini belirten Erdoğan, günümüzde de aynı anlayışla şehirlerin imarına ve ihyasına katkı sunan bilim insanlarını, sanatçıları ve mühendisleri tebrik ettiğini ifade etti. Şehircilik zirvesini politika belirleyiciler ve uygulayıcı kurumlar açısından çok kıymetli bulduğunu vurgulayan Erdoğan, "Zirvede sunulacak bildirilerin, buradan çıkacak sonuçların şehirlerimize, ülkemize, milletimize yeni ufuklar kazandıracağına inanıyor, zirvemizin başarılı geçmesini canıgönülden temenni ediyorum," şeklinde konuştu.
"DİL, MEDENİYETLERİN MEKAN TASAVVURUNU BELİRLER"
Türkçenin, milletin mekan tasavvuruna dair önemli ipuçları barındırdığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: "Varlığın evi olan dil, onu konuşan, onunla dünyayı anlamlandıran medeniyetlerin mekan tasavvurunu da belirler. Türkçede en güçlü anlamı yerleşmek olan "konmak" fiili ve ondan türeyen "konak", "konuk", "konut", "konu komşu" kelimeleri, hatta aynı aileden olan "konuşmak" fiili, milletimizin mekan tasavvuru konusunda nasıl bir zihniyete sahip olduğunu göstermektedir. Dünya, unutmayın, konulan bir yerdir. Bir yere konduğumuzda sadece oradaki insanlarla değil, oradaki canlı cansız diğer varlıklarla da komşu olur, komşuluk hukuku geliştiririz."
"DOSTUN EVİ GÖNÜLLERDİR, GÖNÜLLER YAPMAYA GELDİM"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, millet olarak insanın gönlünü "Beytullah" bilen bir anlayışın sahipleri olduğumuzu belirterek, "Unutmayın, "Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim." diyen Yunus Emre, aslında bizim mekan tasavvurumuzu da hülasa ediyor" dedi. Erdoğan, "İnancımız, medeniyet birikimimiz ve bunu ifade ettiğimiz dilimiz; yapmak, mamur kılmak, inşa ve ibda etmek merkezlidir. Bunun içindir ki milletimiz tarih boyunca şehir yıkan bir millet olmamış, tam aksine şehir yapan, şehir kuran, fethettiği şehirlere zarar vermek şöyle dursun, onları eskisinden daha mamur hale getiren bir millet olmuştur" ifadelerini kullandı.
"HÜNER BİR ŞAR BÜNYAD EYLEMEKTİR"
Erdoğan, Hacı Bayram Veli'nin "Çalabım bir şar yaratmış iki cihan arasında" dizeleriyle daha Avrupa şehirlerinin yüzde 80'i kurulmadan bir şehircilik manifestosu ortaya koyduğunu belirtti. "Nagehan ol şara vardım, ol şarı yapılır gördüm. Ben dahi bile yapıldım, taş-u toprak aresinde" diyen Hünkar Hazretleri'nin medeni olmanın anahtarlarını takdim ettiğini söyleyen Erdoğan, "Bitmedi, "Hüner bir şar bünyad eylemektir, reaya kalbin abad eylemektir." buyuran Fatih Sultan Mehmet ise şehir kurmayla kalp abat etmeyi eşdeğer tutmuştur" dedi.
"İNSAN ŞEHRE KİMLİK VERDİĞİ KADAR, ŞEHİR DE İNSANA KİMLİK BAĞIŞLAR"
Şehrin medeniyetimizde bir muhatap olarak kabul edildiğini belirten Erdoğan, "İnsan şehre bir kimlik verdiği kadar, şehir de insana bir kimlik bağışlar. Tarihte ilim, kültür, sanat ve edebiyat erbabının şehirleriyle birlikte anılması, hemşehrilik refleksinden ziyade, şehrin insana kimlik kazandıran işte bu yönünü vurgular" diye konuştu. Erdoğan, "Geleneksel şehir mimarimizde insanın kalbi şehrin kalbiyle, şehrin kalbi insanın kalbiyle birlikte atar, diyorlar. Kentimiz kendimizdir ve kentimizi nasıl gördüğümüz, kendimizi nasıl gördüğümüzün bir nevi aynasıdır" dedi. Cumhurbaşkanı, Türk-İslam şehir mimarisinde insanın hakkı gözetilirken, "beraber yaşadığımız küçük canlıların, kuşların, ağaçların, ufkun, gün ışığının hakkının da gözetildiğini" sözlerine ekledi.