Milli Savunma Bakanlığı (MSB) haftalık basın bilgilendirme toplantısında hem Suriye’deki son gelişmelere hem de Türkiye’nin F-35 sürecine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Yapılan açıklamada, SDG’nin tutumunun Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit ettiği vurgulanırken, CAATSA yaptırımlarının kaldırılması halinde ABD ile savunma sanayii alanındaki iş birliğinin ivme kazanacağı ifade edildi.
SDG HAKKINDA KRİTİK AÇIKLAMALAR
MSB, Suriye’deki gelişmelere ilişkin değerlendirmesinde, SDG’nin merkezi yönetime entegre olma yönünde somut bir adım atmadığını belirtti. Açıklamada, bu durumun Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve istikrarına zarar verdiği ifade edilerek şu ifadelere yer verildi:
"Suriye hükümetiyle ‘Tek Devlet, Tek Ordu’ ilkesi doğrultusunda yakın iş birliğimizi sürdürüyoruz. Entegrasyon sürecini yakından takip ediyoruz. Suriye hükümeti birlik ve bütünlüğün sağlanması adına bir inisiyatif alırsa Türkiye bu sürece destek verecektir.
SDG, adem-imerkeziyetçilik ve federalizm taleplerini dile getirmeye devam etmekte ve merkezî otoriteye entegre olma konusunda adım atmamaktadır.
Daha önce de vurguladığımız gibi SDG’nin bu tavrı, Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve istikrarına zarar vermektedir."
CAATSA YAPTIRIMLARI VE F-35 MESAJI
MSB açıklamasında, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hava gücünü güçlendirmeye yönelik çalışmaların aralıksız sürdüğü vurgulandı. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın ihtiyaçları doğrultusunda, KAAN milli muharip uçağı envantere girene kadar modern ve gelişmiş savaş uçaklarının tedarikine yönelik planlamaların devam ettiği aktarıldı.
Açıklamada şu değerlendirmeye yer verildi:
“CAATSA yaptırımlarının kaldırılması durumunda ABD ile savunma sanayii iş birliğinin ivme kazanacağını değerlendiriyoruz. Bu kapsamda söz konusu yaptırımların kaldırılması ve F-35 tedariki konusundaki çalışmalar sürmektedir.”
SAVUNMA SANAYİİNDE YENİ DÖNEM SİNYALİ
MSB’nin açıklamaları, Türkiye’nin hem sahadaki güvenlik politikalarını hem de savunma sanayiinde uluslararası iş birliklerini eş zamanlı olarak güçlendirmeyi hedeflediğini ortaya koydu. Özellikle F-35 sürecine ilişkin verilen mesajlar, önümüzdeki dönemde Ankara-Washington hattında yeni bir diplomatik trafiğin yaşanabileceği yorumlarına neden oldu.