Türkiye’nin en yüksek noktası olan Ağrı Dağı’ndaki "takke buzulu", küresel ısınma ve sıcak hava etkisiyle her geçen yıl hızla küçülüyor.
Uzmanlara göre buzulun 2050 yılına kadar yaklaşık yarısının yok olması bekleniyor.
5137 metre yüksekliğiyle Anadolu’nun zirvesinde yer alan Ağrı Dağı, sadece dağcılar için değil, aynı zamanda barındırdığı büyük buzul kütlesiyle de bilim dünyasının dikkatini çekiyor. Ancak yıllardır süren iklim değişikliği, bu eşsiz doğal yapıyı tehdit ediyor.
Iğdır Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Ali Çelik, dağın zirvesini kaplayan takke buzulunun ciddi erime sürecine girdiğini ve bu sürecin etkilerinin şimdiden görülmeye başlandığını belirtti.
“Buzul alanı dramatik şekilde küçülüyor”
Doç. Dr. Çelik, geçmişte Ağrı Dağı'nda çok daha geniş buzul alanlarının bulunduğunu hatırlatarak, “Paleo dönemlerde burada yaklaşık 70 kilometrekarelik bir buzul alanı mevcuttu. 1900’lü yılların başında bu alan 15 kilometrekareye kadar düştü. Bugün yapılan ölçümlerde buzul alanı sadece 4,5 ila 5 kilometrekare arasında kaldı,” dedi.
Buzulların bu hızla erimeye devam etmesinin sadece dağ ekosistemi için değil, çevredeki tüm canlı yaşamı ve su kaynakları açısından da ciddi sonuçlar doğurabileceğini vurgulayan Çelik, “Ekosistem bir zincir gibidir. Buzulların kaybı, afet risklerini artırır, su rejimini bozar ve doğal dengeyi olumsuz etkiler” diye konuştu.
Ağrı Dağı'ndaki erimenin en çok güney yamaçta gözlendiğini belirten Çelik, “Artık güney yüzeyde neredeyse hiç buzul kalmadı. Buzullar daha çok kuzey ve kuzeybatıya bakan yamaçlarda varlığını sürdürüyor. 4500 metrenin üzerindeki kesimlerde buzul alanlarına rastlanıyor,” ifadelerini kullandı.
Mevcut veriler ışığında, 2050 yılına gelindiğinde takke buzulunun yaklaşık %50 oranında küçülmesinin öngörüldüğünü belirten Çelik, bu daralmanın ilerleyen yıllarda daha da hız kazanabileceğini söyledi.
Ağrı Dağı’ndaki bu gelişmeler, sadece Türkiye’de değil, küresel ölçekte dağ ekosistemlerinin nasıl etkilendiğini de gözler önüne seriyor. Uzmanlar, iklim değişikliğiyle mücadelede daha kararlı adımlar atılmadığı sürece benzer doğa harikalarının hızla yok olabileceği konusunda uyarıyor.