İstanbul, Filistin’in direniş ve umudunu tuvallere taşıyan bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda düzenlenen “Hala Yaşıyorum” sergisi, Filistinli sanatçıların eserleriyle Gazze’nin yıkımın ötesindeki yaşamını, kültürünü ve dayanışmasını gözler önüne seriyor. Sergi 5 Ekim’e kadar Polat Piyalepaşa Çarşı’da sanatseverleri bekliyor.
FİLİSTİN’İN HİKAYESİ TUVALDE CANLANIYOR
Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda düzenlenen İstanbul Kültür Yolu Festivali kapsamında açılan “Hala Yaşıyorum” sergisi, Polat Piyalepaşa Çarşı’da sanatseverlerle buluştu. Sergi, “Hala Yaşıyorum”, “Filistin Benim Vatanım” ve “Ben Yıkılmayacağım” bölümlerinden oluşuyor.
DİRENİŞ SANATA YANSITILIYOR
Serginin küratörü Samed Karagöz, Filistin’in yalnızca haberlerde gördüğümüz yıkımlardan ibaret olmadığını vurgulayarak, “Filistin’de haberlerde görmediğimiz bir yaşam da var. Bu eserlerde hem direnişi hem umudu hem de Filistin’in doğasını, yetişen ağaçlarını görüyoruz” dedi.
Filistinli sanatçılar Nabil Anani ve Sliman Mansour’un eserleri, 1948’deki Nekbe’den bugüne uzanan tarihsel hafızayı yansıtıyor. Karagöz, “Sanatçılar, malzemelerini İsrail’den almamak için çamur, saman, tohum ve deri gibi doğal materyallerle eser üretiyor” şeklinde konuştu.
GÜNDEM DİJİTAL SANATA TAŞINIYOR
Gazze’de yaşayan ve dijital ortamda eserler paylaşan Maisara Baroud’un çizimleri serginin adını da veriyor: “Hala Yaşıyorum.” Karagöz, Baroud’un çalışmalarını şöyle anlattı:
“Her gün sosyal medyada paylaşımlar yapıyor, ‘ben yaşıyorum’ mesajını yayıyor. Gazze’nin gündemini Avrupa’dan aktarmaya devam ediyor.”
FİLİSTİN KÜLTÜRÜNÜN İZLERİ TUVALDE
Anani ve Mansour’un eserlerinde Filistin’in geleneksel motifleri, tarım ürünleri ve günlük yaşamdan kesitler öne çıkıyor. Zeytin ağaçları, portakal ve limon gibi ürünler sembolik anlam taşıyor; özellikle zeytin, Filistin’in köklü tarihinin simgesi olarak ön plana çıkıyor.
Karagöz, “Filistinli olmak direnişi sahiplenmek demek. Sanatçılar, eserleriyle bu direnişi ve halkla dayanışmayı aktarıyor” dedi.
