Osmanlı'dan New York'a "Türk Güzeli"nin casusluk hikayesi!
Osmanlı Rum’u Despina Davidovitch Storch, I. Dünya Savaşı sırasında casusluk dünyasında “Türk Güzeli” ve “Modern Kleopatra” olarak adından söz ettirdi.
1894 veya 1895 yılında İstanbul’un Fener semtinde, Rum bir ailenin kızı olarak dünyaya gelen Despina Davidovitch, genç yaşta dikkatleri üzerine çekti. Olağanüstü güzelliği ve karizması, onun sıradan bir hayat sürmeyeceğini daha o yıllarda belli ediyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nun çok kültürlü başkentinde büyüyen Despina, casusluk kariyerine uzanan yolculuğuna burada başladı.
Henüz 17 yaşındayken Fransız subay Paul Storch ile evlenen Despina, bu evlilikle Fransa’nın gündemine oturdu. Paul’ün Fransız ordusunda görev yapması, Despina’nın düşman ülkeler için casusluk yapabileceği şüphelerini doğurdu. Genç yaşta uluslararası bir figür haline gelen Despina, bu evlilikle adını Avrupa’ya duyurdu. Ancak çift kısa sürede boşandı ve Despina yeni bir maceraya atıldı.
Despina, boşanmasının ardından Avrupa’nın büyük başkentlerini dolaşarak amiraller, büyükelçiler ve diplomatlarla yakın ilişkiler kurdu. Alman Dışişleri Bakanlığı’ndan aldığı iddia edilen sınırsız fonlarla lüks bir hayat sürdü. Paris’te Madam Nezie, Londra ve Madrid’de Madam Hesketh, Roma’da Madam Davidovitch ve New York’ta Madam Despina olarak tanındı. Her şehirde farklı bir kimlikle, adeta bir bukalemun gibi hareket etti.
Despina’nın güzelliği, zarafeti ve hitabet yeteneği, onu Avrupa ve Amerika’nın sosyete çevrelerinde bir efsane haline getirdi. “Türk Güzeli” ve “Modern Kleopatra” lakapları, onun diplomatik çevrelerdeki etkisini ve cazibesini yansıtıyordu. Dans yeteneği ve akıcı Fransızcasıyla her partinin en gözde ismi olmayı başardı.
Amerika’ya vardığında New York’taki lüks Shoreham Oteli’nde ayda 1.000 dolar ödeyerek konaklayan Despina, zengin bir hanımefendi gibi yaşıyordu. Bu ihtişamlı yaşam tarzı, polisin dikkatini çekti. Yanında getirdiği Alman asıllı Elizabeth Charlotte Nix ve Fransız kont olduğu düşünülen Robert de Clarmont ile birlikte, şüpheli hareketleri mercek altına alındı.
Polis, Despina’yı uzun süre takip etti ve New York’ta Madam Storch adına tutulan bir banka kasasına el koydu. İddialara göre, kasada dünyanın dört bir yanından gelen şifreli yazışmalar bulundu. Despina’nın, Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu adına casusluk yaptığına dair güçlü şüpheler, onun uluslararası bir casus ağının parçası olduğunu düşündürüyordu.
Despina, New York’taki Shoreham Oteli’nde sık sık düzenlenen seçkin davetlere katılıyordu. Burada Alman büyükelçisiyle gizlice buluştuğu ve önemli bilgileri aktardığı öne sürülüyordu. Güzelliği ve karizmasıyla davetlerin yıldızı olan Despina, diplomatik sırları toplamak için ideal bir konumdaydı.
Casusluk şüpheleri artınca Despina ve arkadaşları Küba’ya kaçmaya karar verdi. Ancak bu plan suya düştü. 18 Mart 1918’de Despina, Elizabeth Charlotte Nix, Robert de Clarmont ve bir diğer arkadaşıyla birlikte yakalanarak Ellis Adası’na sürgün edildi. Dönemin casusluk yasaları sadece erkekleri kapsadığı için ABD’de yargılanmaları mümkün olmadı.
Ellis Adası’nda tutulan Despina ve arkadaşları hastalandı. Diğer üçü iyileşirken, Despina 30 Mart 1918’de zatürreden hayatını kaybetti. Ancak bazı kaynaklar, onun zehirli bir kapsül yutarak intihar etmiş olabileceğini iddia etti. Ölümü, casusluk hikâyesine gizemli bir son kattı.
Despina’nın hayatı, casusluk dünyasında bir efsaneye dönüştü. Güzelliği, zekâsı ve gizemli hareketleriyle “kan emici casus vampir” olarak anıldı. Onun hikayesi, hem Osmanlı hem de uluslararası casusluk tarihinde unutulmaz bir yer edindi. Despina Storch, sadece bir casus değil, aynı zamanda çağının en büyüleyici kadınlarından biri olarak tarihe geçti.