Dünya

Vladimir Putin'in Atatürk hayranlığı

2014’te Anıtkabir ziyareti sırasında Putin, “Atatürk, iki ülke dostluğunun inşasında tarihi rol oynadı” diyerek hem saygısını hem de diplomatik mesajını vermişti.

2014 yılında resmi bir ziyaret için Ankara’ya gelen Vladimir Putin, programının en dikkat çeken durağında Anıtkabir’e giderek Mustafa Kemal Atatürk’ün anısına çelenk bıraktı. Burada yaptığı açıklamada, “Rusya, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e derin bir saygı duymaktadır. Onun, iki ülke arasındaki dostluğu inşa etme yolunda gösterdiği çaba çok değerlidir” ifadelerini kullandı. Bu sözler, yalnızca diplomatik nezaket olarak görülmedi; Putin’in Atatürk’ün Türkiye’nin modernleşme sürecindeki rolünü çok iyi bildiğinin de göstergesi oldu.

Putin, 2018’de yaptığı bir başka konuşmada Atatürk’ten bahsederken, onun yalnızca Türkiye için değil bölgesel dengeler açısından da önem taşıdığını belirtti. Atatürk’ü, “Türk tarihinde çok önemli işler yapmış seçkin bir lider” sözleriyle tanımlayan Putin, ayrıca “Rusya’nın değerli bir dostu” ifadelerini kullandı. Bu cümleler, Atatürk’ün iki ülke ilişkilerindeki tarihi önemine vurgu yaparken, Rusya’nın Türkiye’ye bakışında Atatürk’ün hâlâ bir referans noktası olduğunu da gözler önüne serdi.

2015’te Türkiye ile Rusya arasında yaşanan uçak krizi, iki ülke ilişkilerini gererken Putin’in basın toplantısında yaptığı açıklama çok konuşuldu. Putin, dönemin Türkiye yönetimini hedef alarak, “Türk yönetiminin İslamlaştırma politikası yüzünden Atatürk herhalde mezarında ters dönmüştür” cümlelerini sarf etti. Yalnızca güncel bir siyasi eleştiri olarak değil, aynı zamanda Atatürk’ün laiklik ve çağdaşlaşma mirasının uluslararası arenada ne denli güçlü bir referans olduğunu gösterdi.

Tarihçiler, Atatürk ve Putin’in liderliklerini karşılaştırırken benzerliklere dikkat çekiyor. Atatürk, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünün ardından yeni bir ulus-devlet kurarak Türkiye’yi modern ve laik bir yapıya kavuşturdu. Putin ise Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Rusya’da merkezi otoriteyi yeniden tesis ederek ülkesini küresel bir aktör haline getirdi. Her iki lider de kriz anlarında ortaya çıkan, toplumsal dönüşümlere öncülük eden güçlü figürler olarak anılıyor.

Her ne kadar yöntemleri ve ideolojik yaklaşımları farklı olsa da Atatürk ve Putin’in kesiştiği ortak paydalar dikkat çekici. Ulusal bağımsızlık, güçlü merkezi yönetim ve devletin modernleşmesi her iki liderin de temel hedefleri arasında yer aldı. Atatürk’ün Türkiye’de inşa ettiği laik ve çağdaş devlet modeli, Putin’in Rusya’da yeniden kurmaya çalıştığı güçlü merkezi devlet anlayışıyla sık sık karşılaştırılıyor. Bu nedenle Putin’in Atatürk’e duyduğu saygı, yalnızca tarihe yönelik bir takdir değil; aynı zamanda kendi liderliğini de benzer bir modernleşme çabasının parçası olarak görme arzusunun bir yansıması.