Dünya

Gizli savaşın zirve noktası: Operasyon "Rising Lion"

İsrail’in İran’a yönelik kapsamlı hava saldırıları, bölgedeki jeopolitik dengeleri kökten sarsarken, nükleer gerilim ve vekâlet savaşlarının yeni bir aşamaya geçmesine neden oldu. Bu analiz yazısında, saldırıların arka planı, İran’ın olası misilleme stratejileri ve Orta Doğu’daki geniş çaplı etkileri inceleniyor.

İsrail, yıllardır süren istihbarat faaliyetleri ve sızma operasyonlarının ardından, İran’ın nükleer tesislerini ve askeri liderliğini hedef alan "Rising Lion" adlı operasyonu başlattı. Operasyon kapsamında, yaklaşık 200 İsrail savaş uçağıyla 100'den fazla stratejik hedef vuruldu. Saldırılar, Natanz’daki uranyum zenginleştirme tesisi, Parchin’deki nükleer araştırma merkezi ve Şiraz’daki Devrim Muhafızları üssü gibi kritik noktaları kapsıyordu.

İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) ve Mossad, İran’ın hava savunma sistemlerini devre dışı bırakmak için hassas güdümlü füzeler ve intihar dronları kullanarak operasyon gerçekleştirdi. Bu saldırı, İran’ın nükleer programını sekteye uğratmayı ve askeri liderliğini zayıflatmayı amaçlıyordu.

İran’ın Tepkisi ve Bölgesel Yansımalar

İran, İsrail’in saldırılarını "savaş ilanı" olarak nitelendirerek sert bir karşılık vereceğini açıkladı. İlk aşamada, İran’ın başkenti Tahran’a yönelik drone saldırıları gerçekleştirildi. Uzmanlar, İran’ın daha geniş çaplı misilleme planları arasında Basra Körfezi'nde deniz yollarını hedef alan saldırılar, İsrail'e yönelik füze saldırıları ve vekâlet savaşlarını yeniden tırmandırma gibi seçeneklerin bulunduğunu belirtiyor.

Uluslararası toplum, bu gelişmeleri endişeyle izliyor. ABD, Birleşik Krallık, Fransa ve Kanada gibi ülkeler, İsrail’in eylemlerini "meşru savunma" olarak değerlendirirken, İran’a yönelik daha fazla baskı yapılması gerektiğini savunuyor. Ancak, İsrail’in bu hamlesi, bölgedeki enerji güvenliği ve küresel enerji piyasaları üzerinde de olumsuz etkiler yaratabilir.

Peki İleride Neler Olabilir?

İsrail’in İran’a yönelik gerçekleştirdiği bu saldırı, sadece iki ülke arasındaki değil, tüm Orta Doğu’daki güç dengelerini yeniden şekillendirebilir. İran’ın nükleer silah geliştirme çabaları ve bölgesel etkisini artırma stratejileri, İsrail için uzun vadeli bir güvenlik tehdidi oluşturuyor. Bu bağlamda, İsrail’in askeri müdahalesi, İran’ın nükleer programını hedef alarak bu tehdidi azaltmayı amaçlıyor.

Ancak, İran’ın güçlü askeri kapasitesi ve bölgesel müttefikleri göz önüne alındığında, bu çatışmanın daha geniş bir bölgesel savaşa dönüşme riski bulunuyor. Uluslararası toplumun bu gelişmeleri dikkatle izlemesi ve diplomatik çözüm yolları araması, bölgesel istikrar açısından kritik önem taşıyor.