Haftada 4 gün çalışma modeli dünya genelinde giderek daha fazla ilgi görüyor. ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya dahil 6 ülkede yapılan kapsamlı bir araştırma, bu sistemin çalışanların hem zihinsel hem de fiziksel sağlığını olumlu etkilediğini ortaya koydu. Yaklaşık 2.900 çalışanın yer aldığı çalışmada, stresin azaldığı, iş tatmininin arttığı ve verimliliğin korunduğu gözlemlendi. Yeni modelin, geleceğin iş yaşamına yön verebilecek nitelikte olduğu değerlendiriliyor.
Söz konusu araştırmanın bulguları akademik saygınlığı yüksek olan Nature Human Behaviour dergisinde yayımlandı.
VERİMLİLİK ARTIYOR, STRES AZALIYOR
Dünyanın farklı ülkelerinde uygulamaya alınan 4 günlük çalışma haftası modeli, çalışanların zihinsel sağlığına ve iş performansına olumlu etkiler sundu. Avustralya, Yeni Zelanda, ABD, Kanada, İrlanda ve İngiltere’de toplam 141 şirkette gerçekleştirilen ve yaklaşık 2.900 çalışanın katıldığı araştırma hem iş hem yaşam dengesi açısından dikkat çeken sonuçlar ortaya koydu.
İŞ VERİMLİLİĞİ KAYIP YAŞANMADAN ARTTI
Denemeye katılan şirketler, verimliliği koruyacak şekilde iş süreçlerini 8 haftalık hazırlık döneminde yeniden düzenledi. Bu süreçte zaman kaybına neden olan verimsiz toplantılar azaltıldı, öncelikler netleştirildi. Ardından haftada 4 gün çalışmaya geçen şirketler, üretkenlikte bir düşüş yaşamadı. Aksine çalışanların performansında gözle görülür bir artış kaydedildi.
SONUÇLAR 12 AY BOYUNCA TAKİP EDİLDİ
Uygulama öncesi ve sonrası yapılan anketlerde çalışanların büyük çoğunluğu; stres, tükenmişlik ve genel memnuniyet seviyelerinde olumlu yönde değişim yaşadıklarını bildirdi. Katılımcılar, işten arta kalan zamanlarında daha fazla dinlenme, kişisel gelişim ve ailelerine vakit ayırabildiklerini ifade etti.
Araştırma ekibi, olumlu etkilerin sadece kısa vadeli bir heyecan olup olmadığını test etmek için 12 ay boyunca katılımcıları izlemeye devam etti. Bir yıl sonunda elde edilen veriler, memnuniyet seviyesinin hala yüksek olduğunu ve sistemin sürdürülebilirliğini kanıtladı.
Araştırmacılardan Wen Fan, başlangıçta endişeli olduklarını itiraf ederek şu değerlendirmeyi yaptı:
“Çalışanların aynı üretkenliği sağlamak için kendilerini zorlayıp daha çok strese girebileceğini düşündük. Ancak tam tersi oldu. Stres azaldı, mutluluk arttı.”