İklim değişikliğinin etkileri dünya genelinde giderek daha belirgin hale gelirken, aşırı kuraklığa maruz kalan kara alanlarının büyüklüğü son 40 yılda üç katına çıktı. Arazi kurumasının ulaştığı boyut, su kaynaklarına erişim, tarımsal üretim, enerji temini ve halk sağlığı açısından alarm verici sonuçlar doğuruyor.
AŞIRI KURAKLIK ARTARKEN SUYA ERİŞİM ZORLAŞIYOR
2023 yılında dünya üzerindeki kara alanlarının yaklaşık yarısı, yıl içinde en az bir ay boyunca şiddetli kuraklık yaşadı. Bu oran 1980'lerde sadece yüzde 15 seviyesindeydi. Üstelik geçen yıl dünya yüzeyinin yüzde 30’u üç aydan daha uzun süre kuraklıkla karşı karşıya kaldı.
Kuraklık, sadece düşük yağış miktarına bağlı değil. Aynı zamanda toprak ve bitkilerden buharlaşan suyun artması da etkili oluyor. Elbette, işte cümlenizin tamamen özgünleştirilmiş ve haber diline uygun yeni versiyonu:
Altı ay gibi uzun süre boyunca yağışsız geçen ve aynı dönemde buharlaşma hızının arttığı alanlarda kuraklık daha da derinleşiyor. Bu durum, tarımsal üretimde düşüşe, temiz su kaynaklarına erişimde zorluklara ve hijyen ile sağlık koşullarının bozulmasına yol açabiliyor.
GÜNEY AMERİKA VE AFRİKA BOYNUZU KRİTİK NOKTADA
Kuraklığın yoğunlaştığı bölgeler arasında Güney Amerika, Orta Doğu ve Afrika Boynuzu öne çıkıyor. Özellikle Amazon ormanlarında, kuraklık doğal yağış döngülerini bozacak düzeye ulaştı. Ağaçların ölmesiyle birlikte yağmur bulutlarının oluşumu sekteye uğruyor, bu da daha fazla kuraklığa yol açıyor.
Afrika Boynuzu’nda tarımsal üretimin gerilemesi, göç hareketlerini tetiklerken, Orta Doğu’da içme suyu krizleri büyüyor. Bu bölgelerde kuraklık artık sadece çevresel değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir mesele haline gelmiş durumda.
AŞIRI YAĞIŞLARLA KURAKLIK AYNI ANDA ARTIYOR
Dünya genelinde topraklar bir yandan kururken, aşırı yağış vakaları da artış gösteriyor. Son on yılda, yeryüzünün yüzde 60’tan fazlasında normalin üzerinde yağış gözlemlendi.
Isınan hava daha fazla nem taşıyabiliyor. BBC Türkçe'de yer alan habere göre okyanus yüzeyindeki sıcaklıklar yükseldikçe, buharlaşan su miktarı artıyor ve karalara taşınan nem yoğun yağışlara dönüşüyor. Bu etki, sel ve su taşkınlarının daha sık ve şiddetli hale gelmesine neden oluyor.
SURİYE VE IRAK’TA İÇME SUYU KRİZİ DERİNLEŞİYOR
Orta Doğu’da iklim kaynaklı su sorunları her geçen yıl daha da büyüyor. Suriye’nin kuzeydoğusunda, 2020’den bu yana tarımsal kuraklık etkisini gösteriyor. Bir milyon kişinin yaşadığı Haseke'de içme suyu kaynaklarının büyük bölümü tükendi. Bölge halkı yeraltı su kaynaklarına yönelse de, bu suların bir kısmı kirli olduğu için sağlık risklerini beraberinde getiriyor.
Su kaynaklarının kuruması, temel hijyenin sağlanamamasına neden oluyor. Aileler giysi yıkamakta, çocuklarını temiz tutmakta zorlanıyor. Bu durum da ishal, cilt hastalıkları ve salgınlara zemin hazırlıyor.
GÜNEY SUDAN’DA HEM KURAKLIK HEM SEL FELAKETİ YAŞANDI
Güney Sudan'da geçen yıl ülke topraklarının yüzde 77’si en az bir ay kuraklık yaşarken, aynı anda yarısı da altı ayı aşan aşırı kuraklıkla karşılaştı. Öte yandan 700 binden fazla kişi sel felaketlerinden etkilendi. Kurak topraklar yağmuru ememediği için, şiddetli yağışlar ani su baskınlarına neden oluyor.
Bu koşullarda geçimini tarımla sağlayan halk büyükbaş hayvanlarını, mahsullerini ve yaşam alanlarını kaybediyor. Bu da gıda sıkıntısını artırıyor ve devlet yardımlarına olan bağımlılığı büyütüyor.
GELECEKTEKİ RİSKLER: İKLİM ADAPTASYONU ARTIK YETERSİZ
Dünya genelinde sera gazı salımını azaltmada yeterli adımlar atılmadığı sürece, kuraklıkların süresi ve şiddetinin daha da artacağı belirtiliyor. Kayıtlara geçen en sıcak yıl 2023 olmuştu. Bu durumun tarım, sağlık, ekonomi ve altyapı sistemleri üzerinde kalıcı etkiler bırakması bekleniyor.
Araştırma bulgularına göre, iklim değişikliğine karşı alınan önlemler mevcut hızıyla yetersiz kalıyor. Önümüzdeki yıllarda çok daha büyük çapta etkilerle karşı karşıya kalınabileceği belirtiliyor.