Antalya'da Çalışgan Otomotiv'in sahibi galerici İbrahim Çalışkan’a hurda teşvikine ilişkin kritik sorular sorduk. Çalışgan'a göre hurda teşviki konusunda çok sayıda yanlış ve abartılı bilgi dolaşıyor. Teşvikin sınırsız bir hak gibi algılanmasının hatalı olduğunu vurgulayan Çalışkan, “Bir kişinin bir aracı varsa, teşvikle yalnızca bir araç alabilmesi gerekir. Aksi halde bu iş tamamen ticarete döner” dedi.
Çalışkan, özellikle 25 değil de 15 yaşın üzerindeki araçların trafikten çekilmesi gerektiğini savundu. Şahin ve Doğan gibi eski model araçların hala yoğun şekilde kullanılmasının ciddi bir güvenlik sorunu oluşturduğunu belirten Çalışkan, “Bu araçlarda ne can güvenliği var ne de konfor. Bugünün şartlarında trafikte olmamaları gerekiyor. Daha yeni araçlar hem sürücü hem yolcu açısından çok daha güvenli” ifadelerini kullandı.
"TEŞVİKE BAĞLI BİR ARTIŞ YOK"
Piyasada şu an için hurda teşviki beklentisine bağlı bir fiyat artışı olmadığını söyleyen Çalışkan, bunun temel nedeninin son dönemde yürürlüğe giren “6 ay satılamaz” kuralı olduğunu dile getirdi. “Araç alan, 6 ay boyunca satamayacağını bildiği için herkes beklemede. Bu yüzden hurda beklentisi şu aşamada fiyatlara yansımadı” dedi.
Hurda araçların değerinin şişirilmesi ihtimalini de değerlendiren Çalışkan, kısa vadede bunun mümkün olmadığını ancak süre dolduktan sonra hareketlilik yaşanabileceğini ifade etti. “6 ay boyunca kimse araca dokunamıyor. Ama bu süre dolduktan sonra eski araçlara ilgi artabilir. İlk etapta yüzde 10–20 civarında bir artış olabilir. Buradaki kilit nokta yine 6 ay kuralı” değerlendirmesini yaptı.
"HERKES YERLİ VE MİLLİ TOGG SAHİBİ OLMALI"
Yerli üretim vurgusuna özel olarak değinen İbrahim Çalışkan, Togg’un bu süreçte öne çıkacağını düşünüyor. “Herkes Togg sahibi olsun isteriz. Bu ülkenin arabası, yerli üretim. Devlet bu noktada destek olabilir, daha esnek ödeme sistemleri sunabilir. Ama bu destek herkese sınırsız şekilde verilmemeli” dedi.
Ancak Çalışkan’a göre hurda teşviki dar gelirli için gerçek bir çözüm sunmuyor. “Dar gelirli artık araç alamaz, o dönemler kapandı. Bu teşvik en fazla orta gelirliye yarar. Memurlar için bile faiz oranlarıyla iş zor. Daha çok orta segment araçlara erişim sağlar” sözleriyle beklentiyi net biçimde sınırladı.
'SUİSTİMALE DİKKAT'
Çalışkan, “Önceden haberi alanlar ikinci el piyasasından araçları topladı. Halktan ucuza aldılar, içeride birbirlerine pahalıya sattılar. Bayilerin içindeki bazı kişiler kendi aralarında kazandı ama vatandaşa neredeyse hiçbir fayda olmadı” dedi.
Çözümün devletin sürece daha sert biçimde müdahil olmasından geçtiğini savunan Çalışkan, denetim ve yaptırım çağrısı yaptı. “Herkese kredi sağlanmalı, faizler düşürülmeli. Ruhsatla oynayan, günü değiştiren, aracı halktan alıp büyük firmalara satanlara ağır yaptırımlar getirilmeli. Denetimler sıkı olmazsa yine aynı tablo yaşanır” diye konuştu.
Araç almak için doğru zamanlamaya da dikkat çeken Çalışkan, yılın ilk aylarını işaret etti. “Ocak ve şubat ayları en mantıklı dönem. Yıl ilerledikçe fiyatlar artıyor. Yıl sonunda yapılan indirimler gerçekte indirim değil, zaten zamlanmış fiyatların makyajı” ifadelerini kullandı.
Son olarak teşvikin amacına ulaşması için net kurallar gerektiğini vurgulayan İbrahim Çalışkan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Halk alsın. Bir kişinin iki arabası olmaması gözetilebilir. Bu işin ticaret için yapılmadığına bakılmalı. 6 ay satmama şartı doğru ama mutlaka denetimle desteklenmeli. Devlet isterse bunu ince ince işler, çünkü ÖTV önemli bir gelir kalemi.”
Çalışkan’a göre rakamlar da beklentilerin abartıldığını gösteriyor. “1 milyon 700 bin liralık bir araçta 700 bin lira düşecek deniyor ama bu her model için geçerli değil. Örneğin 1996 model bir Toyota Corolla’da düşüş 400 bin lira civarında olur. Bu şartlarda eski bir Şahin’i hurdaya verip yeni araç almak, herkes için mantıklı bir tablo oluşturmuyor.”