Biyografi

Hüseyin Nihal Atsız kimdir, aslen nerelidir ve eserleri nelerdir?

Türk düşünce dünyasının efsane ismi Hüseyin Nihal Atsız, 'Bozkurtlar' ve 'Ruh Adam' gibi ölümsüz eserleriyle tanınıyor. Ömrünü Türkçülük davasına adayan, 1944 olaylarında tabutluklarda işkence görmesine rağmen duruşundan taviz vermeyen Atsız'ın biyografisi sıkça araştırılıyor. Peki, Hüseyin Nihal Atsız kimdir, aslen nerelidir ve hangi davalardan yargılandı? İşte detaylar...

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının en kudretli kalemlerinden biri olan Hüseyin Nihal Atsız, yalnızca romanları ve şiirleriyle değil, aynı zamanda fırtınalı hayatı, akademik çalışmaları ve "tavizsiz" karakteriyle de tanınmaktadır. Tarihçi kimliğiyle geçmişin karanlıkta kalan sayfalarını aydınlatan, romancı kimliğiyle ise Kür Şad gibi kahramanları Türk gençliğinin kalbine nakşeden Atsız; sürgünler, hapisler ve mahkemelerle dolu ömrünü 11 Aralık 1975'te tamamlamıştır. Sevenleri tarafından "Gökbilge" olarak anılan yazarın biyografisi, azmi ve mücadeleyi simgelemektedir.

HÜSEYİN NİHAL ATSIZ ASLEN NERELİDİR VE GERÇEK ADI NEDİR?

Hüseyin Nihal Atsız, 12 Ocak 1905 tarihinde İstanbul Kadıköy'de doğmuştur. Babası Deniz Güverte Binbaşısı Mehmet Nail Bey, annesi ise Fatma Zehra Hanım'dır. Atsız'ın kökleri Gümüşhane'nin Torul ilçesine bağlı Midi köyüne dayanmaktadır ve ailesi "Çiftçioğulları" namıyla bilinmektedir.

Nüfus kaydında adı Hüseyin Nihal olarak geçen yazar, Soyadı Kanunu çıktığında kendine "Atsız" soyadını seçmiştir. Bu seçim tesadüfi değildir; eski Türkçede "adsız, isimsiz kahraman" veya "henüz ad almamış yiğit" manalarına gelen bu kelime, onun gösterişten uzak ve fedakar karakter yapısını simgelemektedir. Ayrıca kardeşi Nejdet Sançar da Türkçülük tarihinde önemli bir yere sahiptir.

ATSIZ'IN EĞİTİM HAYATI NASIL GEÇTİ VE ASKERİ TIBBİYE'DEN NEDEN ATILDI?

İlköğrenimine Kadıköy'deki çeşitli okullarda başlayan Atsız, babasının tayini nedeniyle kısa bir süre Süveyş'te Fransız okuluna gitmiş, ardından İstanbul'a dönerek eğitimine devam etmiştir. 1922 yılında İstanbul Sultanisi'nden mezun olduktan sonra Askeri Tıbbiye'ye (Gülhane Askeri Tıp Akademisi) girmiştir.

Atsız'ın hayatındaki ilk büyük kırılma, Tıbbiye 3. sınıftayken yaşanmıştır. Dönemin şartlarında Arap asıllı bir subaya selam vermeyi reddetmesi ve Ziya Gökalp'ın cenaze töreninde yaşanan bir kavgaya adının karışması gibi sebeplerle, disiplin gerekçesiyle okuldan çıkarılmıştır.

Bunun üzerine İstanbul Darülfünunu (İstanbul Üniversitesi) Edebiyat Fakültesi'ne ve Yüksek Muallim Mektebi'ne kaydolan Atsız, askerliğini er olarak yaptıktan sonra 1930 yılında bu okuldan mezun olmuştur.

AKADEMİK KARİYERİ VE ÜNİVERSİTEDEN UZAKLAŞTIRILMA SÜRECİ NASIL GERÇEKLEŞTİ?

Mezuniyetinin ardından hocası Fuat Köprülü'nün takdiriyle Türkiyat Enstitüsü'nde asistan olarak göreve başlamıştır. Ancak Atsız'ın "doğru bildiğini sakınmayan" mizacı burada da devreye girmiştir. 1933 yılında, diğer hocası Zeki Velidi Togan'ın Türk Dil Kurultayı'nda maruz kaldığı saldırılara karşı, dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşat Galip'e protesto niteliğinde bir telgraf çekmiştir. Bu telgraf sebebiyle üniversitedeki asistanlık görevine son verilmiştir.

ATSIZ'IN ÖĞRETMENLİK YILLARI VE SÜRGÜNLERİ

Üniversiteden atıldıktan sonra Malatya Ortaokulu'na Türkçe öğretmeni olarak atanan Atsız, daha sonra Edirne Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak tayin edilmiştir. Edirne'de çıkardığı Orhun dergisinde, ders kitaplarındaki tarih yanlışlarını sert bir dille eleştirince bakanlık emrine alınarak görevden el çektirilmiştir.

1934-1938 yılları arasında Deniz Gedikli Hazırlama Okulu'nda Türkçe öğretmenliği yapmış, ancak buradan da siyasi görüşleri nedeniyle uzaklaştırılmıştır. Resmi kapılar yüzüne kapanınca Özel Yuca Ülke ve Boğaziçi Liseleri'nde öğretmenlik yaparak geçimini sağlamıştır. 1949 yılına kadar kendisine resmi bir görev verilmemiştir.

1944 IRKÇILIK TURANCILIK DAVASI VE TABUTLUK İŞKENCELERİ NEDİR?

Hüseyin Nihal Atsız'ın hayatındaki en büyük kırılma noktası, şüphesiz 1944 yılındaki olaylardır. Dönemin Başbakanı Şükrü Saracoğlu'na yazdığı ve "Orhun" dergisinde yayımladığı açık mektuplarla, devlet kademelerine komünistlerin sızdığını iddia ederek sert uyarılarda bulunmuştur. Bu mektuplar büyük yankı uyandırmış ve dönemin iktidarını rahatsız etmiştir.

Sabahattin Ali ile yaşadığı "İçimizdeki Şeytan" polemiği mahkemeye taşınmış, duruşma günlerinde binlerce milliyetçi genç Ankara'da "3 Mayıs" gösterilerini düzenlemiştir. Bu olayların ardından Atsız ve arkadaşları (Alparslan Türkeş, Reha Oğuz Türkkan, Zeki Velidi Togan gibi isimler) gözaltına alınmıştır. Sansaryan Han'da, "Tabutluk" adı verilen; insanın dik duramadığı, oturamadığı, tepesinde yüksek wattlı ampullerin yandığı hücrelerde ağır işkenceler görmüştür. Tarihe "Irkçılık-Turancılık Davası" olarak geçen bu yargılama sonucunda önce ceza almış, ardından Askeri Yargıtay kararıyla beraat etmiştir.

ATSIZ'IN ÇIKARDIĞI DERGİLER VE ÖĞRETMENLİK YILLARI NASILDI?

Üniversiteden atıldıktan sonra Malatya, Edirne ve İstanbul'da çeşitli liselerde edebiyat öğretmenliği ve kütüphanecilik yapmıştır. Ancak Atsız'ın asıl kürsüsü çıkardığı dergiler olmuştur. Yayınladığı dergiler şunlardır:

  • Atsız Mecmua: 1931-1932 yıllarında çıkan, Türkçülük fikrinin akademik ve edebi zeminde işlendiği dergidir.

  • Orhun: 1933-1934 ve 1943-1944 yıllarında iki dönem halinde çıkmıştır. 1944 olaylarının fitilini ateşleyen dergidir.

  • Ötüken: 1964 yılından vefatına kadar çıkardığı, en uzun soluklu ve en etkili yayın organıdır. Genç nesillerin şuurlanmasında büyük rol oynamıştır.

ATSIZ'IN EDEBİ KİŞİLİĞİ VE ESERLERİ NELERDİR?

Atsız; Fransızca, Farsça ve Arapça bilen, aruz ve hece veznine hakim güçlü bir şair ve yazardır. Romanlarında Türk tarihini, mitolojisini ve kahramanlık temasını işlemiştir. "Bozkurtların Ölümü", Kür Şad destanını Türk edebiyatına kazandıran başyapıttır. "Ruh Adam" ise kendi hayatından izler taşıyan (Selim Pusat karakteri), psikolojik derinliği yüksek bir romandır.

Hüseyin Nihal Atsız'ın kaleme aldığı eserlerin detaylı listesi aşağıdadır:

Hüseyin Nihal Atsız'ın Eserleri Tablosu

Eser Adı Yayınevi (İlk Basım) Basım Yılı Eser Türü
Divan-ı Türki-i Basit, Gramer ve Lugati - / İstanbul 1930 Araştırma
Çanakkale'ye Yürüyüş ? / İstanbul 1933 İnceleme
XVIncı Asır Şairlerinden Edirneli Nazmi'nin Eseri... ? / İstanbul 1934 Araştırma
Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar Arkadaş Basımevi 1935 Derleme
XVinci Asır Tarihçisi Sükrüllah... ? / İstanbul 1939 Araştırma
Müneccimbaşı Şeyh Ahmet Dede Efendi... ? / İstanbul 1940 Araştırma
900’üncü Yıl Dönümü (1040-1940) Arkadaş Basımevi 1940 İnceleme
İçimizdeki Şeytanlar Arkadaş Basımevi 1940 Deneme
Dalkavuklar Gecesi ? / İstanbul 1941 Roman (Hiciv)
En Sinsi Tehlike Aylı Kurt Yayınları 1943 İnceleme
Türk Edebiyatı Tarihi Aylı Kurt Yayınları 1943 Edebiyat Tarihi
Hesap Böyle Verilir Aylı Kurt Yayınevi 1943 İnceleme
Yolların Sonu -Şiirler- Barıman Yayınevi 1946 Şiir
Bozkurtların Ölümü Türkiye Yayınevi 1946 Roman
Bozkurtlar Diriliyor Türkiye Yayınevi 1949* Roman
Türk Ülküsü ? / İstanbul 1956 İnceleme
Deli Kurt Türkiye Yayınevi 1958 Roman
Z Vitamini Büyük Doğu 1959 Roman (Hiciv)
Osman (Bayburtlu), Tevârih-i Cedid-i Mir'ât-i Cihân Küçükaydın Matbaası 1961 Çeviri
Osmanlı Tarihine Ait Takvimler I Küçükaydın Matbaası 1961 Araştırma
Türk Tarihinde Meseleler Afşın Yayınları 1966 Araştırma
Birgili Mehmed Efendi Bibliyografyası Süleymaniye Küt. Yay. 1966 Bibliyografya
İstanbul Kütüphanelerine Göre Ebüssuud Bibliyografyası Süleymaniye Küt. Yay. 1967 Bibliyografya
Âli Bibliyografyası Süleymaniye Küt. Yay. 1968 Bibliyografya
Âşıkpaşazâde Tarihi MEB Yayını 1970 Çeviri
Evliya Çelebi Seyahatnamesinden Seçmeler I MEB Yayını 1971 Çeviri
Ruh Adam Ötüken Neşriyat 1972 Roman
Evliya Çelebi Seyahatnamesinden Seçmeler II MEB Yayını 1972 Çeviri
Oruç Bey Tarihi Tercüman 101 Temel Eser 1973 Çeviri

(*) Not: Tabloda "Bozkurtlar Diriliyor" için 1940 tarihi sehven girilmiş olabilir, romanın tefrika ve kitaplaşma süreci 1949 civarıdır ancak orijinal listedeki veriye sadık kalınarak 1940-1949 aralığı dikkate alınmalıdır.

Atsız, vefat ettiğinde "Ruh Adam"ın devamı niteliğinde olması beklenen "Yalnız Adam" isimli romanının hazırlıklarını yapmaktaydı.

HÜSEYİN NİHAL ATSIZ NE ZAMAN VEFAT ETTİ VE MEZARI NEREDEDİR?

Hayatı sürgünler, mahkemeler ve mücadeleyle geçen "Gökbilge" Hüseyin Nihal Atsız, 11 Aralık 1975 tarihinde İstanbul'daki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir. Vefatı, Türk dünyasında büyük bir üzüntüyle karşılanmıştır. Cenazesi Kurban Bayramı'na denk gelmesine rağmen büyük bir kalabalıkla kaldırılmış ve Karacaahmet Mezarlığı'na defnedilmiştir. Mezar taşında, Turan ülküsünü simgeleyen figürler yer almaktadır.

ATSIZ'IN VASİYETİ VE ÖZEL HAYATI HAKKINDA BİLİNMEYENLER NELERDİR?

Hüseyin Nihal Atsız, meslektaşı Bedriye Atsız ile evlenmiş; bu evlilikten Yağmur Atsız ve Buğra Atsız adında iki oğlu olmuştur. Atsız'ın oğlu Yağmur Atsız'a hitaben yazdığı mektup şeklindeki "Vasiyet", Türk milliyetçiliği literatüründe kült bir metin haline gelmiştir. Bu vasiyette oğluna, Türk olmanın zorluklarını, düşmanlarını tanımasını ve mücadeleci olmasını sert ve lirik bir dille öğütlemiştir.

Özel hayatında son derece disiplinli, ciddi ve mesafeli biri olarak tanınan Atsız, dostlarına karşı vefalı, düşmanlarına karşı ise tavizsiz tutumuyla bilinir.