Hz. Rabia kimdir?

Tasavvufun aşk pınarı: Rabia el-Adeviyye’nin hayatı ve maneviyat mirası

Hz. Rabia el-Adeviyye (714-801), İslam tarihinde tasavvufun en önemli kadın velilerinden biri olarak kabul edilen, “ilahi aşk” kavramını derinleştiren ünlü bir sûfidir. Döneminin zühd ve takva sembolü olarak anılan Rabia, sözleri ve yaşantısıyla yalnızca kadınlar için değil tüm Müslümanlar için örnek bir maneviyat rehberi olmuştur.

Basra’da Doğan Bir Hakikat Arayıcısı

Rabia el-Adeviyye, Hicri 95 (Miladi 714) yılında Irak’ın Basra şehrinde fakir bir ailede dünyaya geldi. Dört kız kardeşin en küçüğü olduğu için Arapça’da “dördüncü” anlamına gelen Rabia adıyla anıldı. Doğduğu gece ailesinin evinde mum bile yakacak yağ kalmadığı rivayet edilir. Bu yüzden Hz. Rabia’nın hayatı daha doğmadan zühd ve yoksullukla çevrelenmiş gibidir.

Babası vefat ettikten sonra ailesi dağılınca Rabia, köle tüccarları tarafından kaçırılarak satıldı. Bir efendinin yanında köle olarak çalışmaya başladı. Onun geceleri ibadetle geçirdiğini gören efendisi, maneviyatından öylesine etkilendi ki onu azat etti.

Basra Sokaklarında Manevi Yükseliş

Hürriyetine kavuştuktan sonra Rabia, kendini tamamen Allah’a adadı. Dünya nimetlerinden elini eteğini çekti. Evlenme tekliflerini reddetti, zenginliğe ve itibara asla meyletmedi. Basra sokaklarında eski bir hasır üzerinde yaşar, gecelerini namaz ve zikirle geçirirdi. Onun için aşk yalnızca “Allah aşkı” idi.

“Cenneti Değil, Yalnızca O’nu İstiyorum”

Hz. Rabia’nın tasavvuf tarihine en güçlü damgasını vurduğu yer, “beccel-i aşk” yani aşk şarabı içicisi” olarak bilinen sözleriyle açığa çıkar. Bir gün elinde iki testiyle dolaşırken soranlara şöyle dedi:

“Bu testilerden biri ateş dolu, biri su dolu. Su ile cehennemi söndürmek, ateşle de cenneti yakmak istiyorum. Ki insanlar Allah’a ne cennet ümidiyle ne de cehennem korkusuyla kulluk etsin. Sadece O’nu sevdikleri için ibadet etsin.”

Bu sözü, Rabia’nın Allah sevgisini hiçbir çıkar gözetmeyen mutlak aşk haline getirdiğini açıkça ortaya koyar.

Öğütleri ve Duaları Dillerde Dolaşıyor

Rabia’nın birçok söz ve duası günümüze kadar ulaşmış, ilham kaynağı olmuştur. Şöyle niyaz ettiği rivayet edilir:

“Ey Rabbim! Eğer Sana ibadetim cehennem korkusundan ise beni cehenneme at. Eğer Sana ibadetim cennet sevgisinden ise beni cennetten mahrum et. Ama eğer Sana sadece Senin için ibadet ediyorsam, o zaman güzelliğinle beni cemalini göster.”

Bu anlayış, tasavvufta “ihlas” kavramının zirvesi olarak görülür.

Hasan-ı Basri İle Gönül Sohbetleri

Hz. Rabia’nın hayatında Basra’nın büyük âlimi ve velisi Hasan-ı Basri özel bir yere sahiptir. Hasan-ı Basri onun maneviyatından etkilenmiş, kimi zaman Rabia’ya danışmış, kimi zaman ondan uyarılar almıştır. Bu sohbetler, tasavvuf kaynaklarında hikmet dolu anlatımlarla yer alır.

801’de Hakk’a Yürüyüşü

Hz. Rabia, 801 yılında Basra’da vefat etti. Kabri Basra’da olup ziyaretgâh haline gelmiştir. Ölümünden sonra onun hakkında pek çok menkıbe anlatılmış, Mevlana Celaleddin Rumi gibi büyük sufiler eserlerinde ondan örneklerle söz etmişlerdir.

Tasavvuf Tarihine Bıraktığı İz

Rabia el-Adeviyye, İslam’da aşk merkezli tasavvufun en önemli kurucu isimlerinden biri olarak görülür. Onun sayesinde tasavvuf yalnızca zühd (dünyadan el etek çekme) çizgisinden çıkarak, Allah’ı sırf O olduğu için sevme anlayışına yönelmiştir. Kadın veliler arasında en tanınan ve adı en çok zikredilen zatlardan biridir.

Bugün Rabia’nın öğretileri, hem sufiler hem de maneviyat yolunu arayan milyonlarca insan tarafından ilham kaynağı olarak okunuyor. Onun “saf aşk” vurgusu, hâlâ kalpleri titreten bir davet olarak çağları aşıyor.