Siyaset

İYİ Partili Dervişoğlu: Bu oy hayalinden uyanın artık!

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM’deki grup toplantısında Cumhuriyet’in Kürt vatandaşlarla ilişkisinin Öcalan veya PKK üzerinden yürütülemeyeceğini vurguladı. Eğitimden kadına yönelik şiddete, terörle mücadeleden komisyon tartışmalarına kadar geniş bir alanda hükümeti eleştirdi.

İYİ Partili Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM grup toplantısında gündeme dair sert açıklamalarda bulundu. Konuşmasında hem eğitim politikalarını hem de kadına yönelik şiddet ve terörle mücadele konularını ele alan Dervişoğlu, hükümetin uygulamalarını sert bir dille eleştirdi. Özellikle İmralı süreci ve Kürt vatandaşlarla devlet arasındaki ilişkinin Öcalan üzerinden yürütülmesini ciddi bir tehdit olarak nitelendirdi.

"MESEL YASALARIN KONULMASI DEĞİL UYGULANMASIDIR"

Dervişoğlu, konuşmasına 24 Kasım Öğretmenler Günü’nü hatırlatarak başladı ve öğretmenlerin toplumdaki öneminin giderek azaldığını vurguladı. PKK tarafından şehit edilen öğretmenleri de andı. Eğitim sistemindeki aksaklıklara değinen lider, AK Parti döneminde öğretmenlerin yoksulluğa sürüklendiğini ve atamaların partizanlık temelinde yapıldığını savundu. Kadına yönelik şiddet konusuna da değinen Dervişoğlu, “Kadına yönelik şiddet deyince aklımıza ilk olarak cinayetler geliyor. Derin bir hicap duyuyorum. O yüzden sayıları tekrarlamak ve olağanlaştırmak istemiyorum. Kendi koyduğu yasaları, kuralları çiğnemesiyle bilinen bu iktidarın meşhur fecaatlerinden bir tanesi 6284 Sayılı Kanun’un teminatı olan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasıydı. Ancak mesele yasaların konulması değil uygulanmasıdır” ifadelerini kullandı.

"BU YANKI ODASINDAN ÇIKIN, OY HAYALİNDEN UYANIN ARTIK!"

Dervişoğlu, TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun kararlarını eleştirerek Cumhuriyet’in vatandaşlar ile devlet arasındaki ilişkinin aracısız ve doğrudan olması gerektiğini şöyle vurguladı:

“Bu Cumhuriyet’in, Kürt vatandaşlarıyla ilişki kurması için ne Öcalan’a ne de PKK’ya ihtiyacı vardır. Bu İmralı süreci devam ettiği takdirde bunun iki sonucu olacaktır. Vatandaşlar artık devlet ile doğrudan, vasıtasız ilişki kuramayacaktır. Her kimlik grubunun kendi liderleri veya partileri üzerinden gerekirse çete, mafya, kartel ya da terör örgütü kurarak iktidar ile hak ve imtiyazlar için pazarlık yapmayı kendine hak görecektir.”

Sürecin Türkiye’yi Lübnan ve Irak tarzı etnik ve mezhepsel bölünmelerin yaşandığı bir yapıya sürükleyebileceğini öne süren Dervişoğlu, partilere ve sivil toplum kuruluşlarına şu çağrıda bulundu:

“Arkalarındaki motivasyon, siyasi taktiklerden ibaret olmayan bu güruha karşı siyasi taktiklerle yanıt vermek, tıpkı o komisyona desteğiniz gibi bu meşrulaştırma oyununa, yani Türkiye için çatılan bu odunlara yenilerini eklemektir. Bu yankı odasından çıkın, bu oy hayalinden uyanın artık.”

"ÖCALAN'LA GÖRÜŞEREK TÜRKİYE'Yİ ATEŞE ATIYORSUNUZ"

Ülkenin güvenliği konusundaki kaygılarını da dile getiren Dervişoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sürece ilişkin görüşünün hala bilinmediğine dikkat çekti ve Türkiye’nin terörle mücadelede ulaştığı başarıya rağmen İmralı sürecinin riski artırdığını savunarak “SDG’nin arkasından bütün destek çekilirken artık bir Esad yokken, Rusya bölgeden çekilmişken, İran Haziran Savaşı’ndan sonra sınırlarının gerisine hapsolmuşken, ABD, gerek El Şara yönetimine gerekse Türkiye’ye büyük kredi vermişken, PKK’yı Suriye’de jeopolitik dengeler açısından en güçsüz zamanında yakalamışken ve kendi topraklarını terörden temizlemişken terörle mücadele Türkiye’nin nihai zaferiyle sonuçlanmaya bu derece yakınken, Gazi Meclis’imizi Öcalan’ın ayağına götürüyorsunuz, terör örgütü liderini meşru muhatap kabul edip bir devletle barış anlaşması imzalar gibi müzakere ediyorsunuz. Bunun adı denize düşenin yılana sarılması mıdır, yoksa yılana sarılıp denize atlamak mıdır? Bu yol, yol değil. Türkiye’yi ateşe atıyorsunuz, farkında değil misiniz?” ifadelerini kullandı.