Gündem

İzmir’de su krizi kapıda

İzmir'deki içme suyu barajları kuraklık nedeniyle alarm veriyor

İzmir’de içme suyunu karşılayan barajlarda doluluk oranları kritik seviyelere geriledi. Kuraklığın etkisiyle su seviyeleri geçen yıla göre büyük oranda düştü. Kentin en önemli içme suyu kaynaklarından Tahtalı Barajı’nda doluluk, Aralık 2023’te yüzde 11,14 iken bu yıl aynı dönemde yüzde 1’in altına inerek yüzde 0,97 olarak ölçüldü.

İklim değişikliği nedeniyle uzun süredir tam kapasiteye ulaşamayan İzmir barajları, bu yıl da beklenen yağışı alamadı. İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (İZSU) 9 Aralık verilerine göre, kentteki tüm barajlarda geçen yıla kıyasla su seviyesi düşüş gösterdi.

Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı’nın doluluğu yüzde 14,26’dan yüzde 2’ye, Ürkmez Barajı’nın ise yüzde 6,88’den 5,53’e geriledi. Geçen yıl sırasıyla yüzde 14,54 ve yüzde 0,92 doluluk seviyesine sahip olan Balçova ve Gördes barajlarının ise tamamen kuruduğu bildirildi.

Su seviyelerindeki düşüş nedeniyle İZSU’nun 6 Ağustos’tan bu yana uyguladığı planlı ve dönüşümlü su kesintileri kent genelinde sürüyor.

2025 YAZI DAHA KRİTİK BİR EŞİK OLACAK

İzmir Katip Çelebi Üniversitesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Ufuk Özkan, kuraklığın aşamalı ilerleyen ve tek bir yıl üzerinden değerlendirilemeyecek bir afet türü olduğunu vurguladı. Son beş yıldır hem yağışlarda hem de baraj seviyelerinde belirgin bir düşüş yaşandığını aktaran Özkan, gelecek döneme ilişkin şu uyarıyı yaptı:

“Yağışlar artsa bile buharlaşma da artıyor. Barajlar istediğimiz seviyeye ulaşamıyor. Şimdiden söylemek gerekiyor: Önümüzdeki yaz, 2025 yazından da daha kritik bir noktaya doğru gidiyor.”

Kuraklığın yalnızca su kıtlığı yaratmadığını ifade eden Özkan, gıda güvenliği, toplum sağlığı, ekosistem dengesi ve orman yangınları açısından da ciddi risklere yol açtığını belirtti. Su stresinin artmasıyla zararlı böcek popülasyonunun yükseldiğini ve biyoçeşitlilik kaybının hızlandığını söyledi.

"ACİL PLAN ŞART: TÜKETİMİ SINIRLAMALIYIZ"

Mevcut su seviyelerinin acil eylem planını zorunlu kıldığını belirten Özkan, günlük tüketim alışkanlıklarının değiştirilmesi gerektiğini ifade etti:

“Günlük yüzde 10–15’lik bir tasarruf bile acil durum suyumuzu biriktirmemizi sağlar. Orta ve uzun vadede ise araziyi ani yağışları tutabilecek, toprağa ve yeraltı sularına aktarabilecek sisteme dönüştürmemiz gerekiyor.”

Yeraltı sularının aşırı kullanımına da dikkat çeken Özkan, yağışlarla beslenmeyen yeraltı rezervlerinin aşırı tüketiminin uzun vadede ciddi bir tehlike oluşturduğunu vurguladı.