Dünya

Kan donduran açıklama: "Gazze'deki ölümler gerekli..."

Eski İsrail askeri istihbarat şefi Aharon Haliva, Gazze’de ölen Filistinlilerin sayısının artmasını “gelecek nesiller için gerekli” olarak nitelendirdi. Haliva, Filistin halkının zaman zaman Nakba’yı yaşamasının kaçınılmaz olduğunu söyledi.

Eski İsrail askeri istihbarat başkanı Aharon Haliva’nın açıklamaları, Gazze’de yaşanan insani krizi yeniden gündeme taşıdı. Kanal 12’de yayımlanan ses kayıtlarına göre Haliva, Gazze’deki ölümlerin geleceğe mesaj niteliği taşıdığını ifade etti. 7 Ekim saldırılarını önleyememesi nedeniyle geçen yıl istifa eden Haliva, Filistin halkının zaman zaman Nakba’yı yaşamasının gerekliliğini savundu.

HALİVA’NIN AÇIKLAMALARI

Ulpan Shishi programında yayımlanan ses kayıtlarında Haliva, Gazze’deki can kayıplarının 50 bini geçtiğini ve bunun “gelecek nesiller için zorunlu olduğunu” belirtti. Kayıtların net tarihi bilinmese de Mart 2025 itibarıyla ölü sayısının 50 bin civarında olduğu açıklanmıştı. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, bu sayı şu an 61 bin 890’a ulaştı.

Haliva, 2023 yılında Hamas liderliğindeki güney İsrail saldırısına dair olarak, “7 Ekim’deki her bir İsrailli kurban karşılığında 50 Filistinli ölmeli” ifadelerini kullandı. Filistinlilerin zaman zaman Nakba’yı deneyimlemeleri gerektiğini söyleyen Haliva, bunun intikam amacı taşımadığını, yalnızca gelecek nesillere mesaj vermek için yapıldığını vurguladı.

NAKBA VE TARİHSEL BAĞLANTI

Haliva, Nakba’yı açıklarken 1948’de Siyonist milislerin Filistin’de gerçekleştirdiği etnik temizliği hatırlattı. Nakba, Filistin topraklarının İsrail devleti için boşaltıldığı ve birçok Filistinlinin göç etmek zorunda kaldığı dönemi ifade ediyor. Haliva, Gazze’yi “rahatsız bir mahalle” olarak tanımladı ve artan ölümleri bu bağlamda değerlendirdi.

7 Ekim saldırılarında Hamas’ın kaç İsrailli öldürdüğü kesin olarak bilinmese de, İsrail ordusuna göre o gün en az 1.195 kişi hayatını kaybetti. Aynı gün İsrail ordusu, askerlerin kaçırılmasını engellemek için Hannibal direktifini uyguladı; bu direktif, askerlerin esir düşmesini önlemek için gerektiğinde öldürülmesini öngörüyordu.

BATI ŞERİA’DA SON DURUM

Haliva, ses kayıtlarında İsrail’in Batı Şeria’da Hamas gibi grupların iktidara gelmesini sağlayacak siyasi ortamı kasten oluşturduğunu ifade etti. Bu stratejinin, uluslararası toplumun Hamas ile ilişki kurmamasına ve iki devletli çözüm planının göz ardı edilmesine yol açacağını belirtti.

2014 Gazze savaşı sonrası Hamas’ı çökertmek için planlar hazırlanmıştı, ancak İsrail yetkililerinin bunu uygulama niyeti olmadığı ortaya çıktı. Haliva, İsrail-Filistin çatışmasının derinliğine dikkat çekerek, Hamas’ın İsrail açısından stratejik bir işlevi olduğunu söyledi. Ona göre İsrail, Filistin Yönetimi’ni zayıflatıp Hamas’ı Batı Şeria’da güçlendirmeyi hedefliyor.

HALİVA’NIN ULUSLARARASI AÇIKLAMALARI

Haliva, Filistin Yönetimi’nin uluslararası statüsüne dikkat çekti. Hamas’ı ise uluslararası meşruiyeti olmayan bir örgüt olarak tanımladı. Ona göre İsrail, Hamas ile mücadelede “serbest hareket edebilir ve meşruiyet sorununu dikkate almak zorunda değildir.”

Ocak ayında kısa süreli üç aşamalı bir ateşkes sağlanmış, ancak Mart ayında İsrail’in bazı esirleri geri alması ve Gazze’ye yeniden saldırması nedeniyle anlaşma bozulmuştu. ABD yönetimi de İsrail’e Gazze’deki operasyonlar konusunda tam destek vermişti.

GAZZE’DEKİ İNSANİ KRİZ

7 Ekim 2023 saldırılarından bu yana İsrail, Gazze Şeridi’ni yoğun şekilde bombalıyor. 2,3 milyonluk nüfus defalarca yerinden edilirken, çoğunluğu kadın ve çocuk olmak üzere 61 binden fazla Filistinli yaşamını yitirdi. Gazze’deki yaşam koşulları ciddi şekilde bozulurken, insani yardımlar sınırlı kaldı ve bölgedeki altyapı büyük zarar gördü.

Haliva’nın açıklamaları, Gazze’deki çatışmanın sadece insani değil, aynı zamanda siyasi boyutunu da gözler önüne seriyor. İsrail’in stratejisi, Batı Şeria ve Gazze’deki Filistin halkını kontrol altına alma ve Hamas’ı belirli alanlarda güçlendirme planlarını içeriyor.

NAKBA NEDİR? NAKBA’DA NE OLDU?

Nakba, Arapçada “felaket” anlamına gelen bir terim olup, özellikle 1948 yılında Filistin topraklarında yaşanan kitlesel göç ve mülteci krizini tanımlamak için kullanılır. 1948 Arap-İsrail Savaşı sırasında yüz binlerce Filistinli, İsrail’in kurulmasının ardından evlerini terk etmek zorunda kaldı ve bu süreç, Filistin tarihinin en büyük trajedilerinden biri olarak kabul ediliyor. Nakba, sadece fiziksel göçü değil, aynı zamanda Filistin toplumunun sosyal, ekonomik ve kültürel yapısında derin yaralar açan bir süreci de ifade eder. Göç eden aileler, çoğu zaman mülteci kamplarında yaşam mücadelesi verirken, Filistin topraklarında kalanlar da sürekli bir güvenlik tehdidi ve mülkiyet kaybı ile karşı karşıya kaldı. Tarihsel belgeler ve uluslararası raporlar, Nakba sırasında yerinden edilen Filistinlilerin sayısının yaklaşık 700 bini bulduğunu ortaya koyuyor ve bu durum, günümüzde de Filistin-İsrail çatışmasının temel dinamiklerinden biri olarak görülüyor. Nakba, hem tarihsel hem de siyasal açıdan Filistin meselesinin anlaşılmasında kritik bir kavramdır; bu nedenle akademik çalışmalar, insan hakları raporları ve uluslararası hukuk literatüründe sıkça ele alınmaktadır. Günümüzde Nakba, Filistin halkının hafızasında ve kültürel anlatılarında yaşatılırken, dünya genelinde düzenlenen anma etkinlikleri ile de uluslararası kamuoyuna hatırlatılmaktadır.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Nakba