Kanada merkezli Delviro Energy, iflas başvurusuyla birlikte sektörde şok etkisi yarattı. Kuzey Amerika genelinde faaliyet gösteren şirket, resmi kayıtlara göre 2 Kanada doları varlığa karşılık 8,23 milyon dolar borç beyan etti.
200'DEN FAZLA ALACAKLI BEKLEMEDE
Delviro’nun en büyük alacaklısı olan Kanada Ulusal Bankası, şirkete 5 milyon doların üzerinde kredi sağlamıştı. Bunun dışında SDA Lighting & Controls (New York), Peterson Scharck (Houston) ve Meglio & Associates (Missouri) gibi çok sayıda temsilci ve tedarikçi de alacaklı listesinde yer alıyor.
Toplamda 200'den fazla teminatsız alacaklı, ödemelerini tahsil edememe riskiyle karşı karşıya.
ÇALIŞANLAR DA MAĞDUR OLDU
Şirketin iflas belgelerine göre, Delviro Energy’nin eski çalışanlarına binlerce dolar maaş borcu bulunuyor. Mahkeme, süreci yönetmesi için Ernst & Young’ı alacaklı temsilcisi olarak görevlendirdi. Ancak eksik finansal kayıtlar ve izini sürmekte zorlanılan para transferleri, varlıkların geri kazanımını zorlaştırıyor.
ÇÖKÜŞÜN BAŞLANGICI: MART 2025
Şirketin krizi, Mart 2025’te operasyonlara ara verildiğinin duyurulmasıyla başladı. Resmî açıklamada, Kanada’ya ithal edilen aydınlatma ürünlerine uygulanacak yüzde 25’lik gümrük vergileri gerekçe gösterildi. Ancak perde arkasında ödenmeyen borçlar ve bozulan finansal yapı vardı.
Nisan ayında Ontario Yüksek Mahkemesi, Ernst & Young’ı resmi “receiver” (alacaklı temsilcisi) olarak atadı ve Maynards Industries ekipmanların açık artırmayla satışına başladı.
ŞÜPHELİ İŞLEMLER VE KAYIP VARLIKLAR
Tasfiye süreci ilerledikçe, şirketin iç yapısındaki düzensizlikler de gün yüzüne çıktı. Belgelerde, şirket kurucusu Joe Delonghi ve ailesine ait firmalara 1 milyon doların üzerinde şüpheli para transferi yapıldığı tespit edildi.
Ernst & Young’ın raporuna göre, 7 aracın Delonghi’nin eşi ve ilişkili şirketlere yalnızca 1 dolara satıldığı belirlendi.
ADLİ SORUŞTURMA BAŞLATILDI
Haziran ayında mahkeme, varlıkların peşine düşülmesi ve işlemlerin incelenmesi için genişletilmiş yetki verdi. Delviro Energy’nin iflas dosyası, artık yalnızca bir mali çöküş değil; aynı zamanda “değerinin altında yapılan işlemlerle” şirket varlıklarının bilinçli olarak düşürülüp düşürülmediğine dair adli bir inceleme konusuna dönüştü.