Gündem

Marmara ve Ege’de aktif faylar için yeni araştırma dönemi

İTÜ, Marmara ve Ege’de bugüne kadar ayrıntılı incelenmeyen şelf alanlarında keşfedilmemiş fayları araştıracak. Prof. Dr. Cenk Yaltırak, çalışmaların büyük bir coğrafyayı kapsayacağını ve gelecekteki depremlere ilişkin daha net veriler sunacağını belirtti.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Marmara Aktif Fay Tehlike ve Risk Uygulama ve Araştırma Merkezi (MATAM), “RV Sermet” adlı araştırma gemisiyle Marmara ve Ege Denizi’nde yeni bir kapsamlı çalışma başlatıyor. Proje kapsamında, bugüne kadar ayrıntılı şekilde araştırılmamış aktif fay hatlarının izleri ortaya çıkarılacak. Çalışmaların, gelecek yıl Marmara Denizi ve çevresindeki geniş şelf alanlarında yoğunlaşacağı bildirildi.

GELECEKTEKİ DEPREMLERİN OLASI ETKİLERİ ARAŞTIRILACAK

MATAM Müdürü Prof. Dr. Cenk Yaltırak, Marmara Denizi’nde derin çukurlarla ilgili pek çok araştırma yapılmasına rağmen, 100 metreden sığ alanların hâlâ büyük ölçüde bilinmez olduğunu vurguladı.
Yaltırak, Güney Marmara şelfi başta olmak üzere, Çanakkale Boğazı, Edremit Körfezi ve Dikili Boğazı’na uzanan bölgelerde keşfedilmemiş aktif fayların araştırılacağını belirtti. Bu çalışmalarla fayların tekrarlanma periyotları ve karakterlerinin ortaya konulacağını ifade eden Yaltırak, elde edilecek verilerin gelecekte yaşanabilecek depremlerin etkilerini daha net değerlendirmeye yardımcı olacağını söyledi.

“DENİZDE VE KARADA FAYLARIN BÜTÜNLÜĞÜNÜ İNCELEYECEĞİZ”

Projenin yalnızca deniz tabanıyla sınırlı olmayacağını vurgulayan Prof. Dr. Yaltırak, karadaki faylarla deniz içindeki fay hatlarının bütünleşik şekilde değerlendirileceğini açıkladı. Üç yıl sürmesi planlanan projede ilk aşamanın temel veri toplama çalışmaları olacağını belirten Yaltırak, RV Sermet gemisinin yıl boyunca çok sayıda sefer düzenleyeceğini ifade etti.

KAPSAMLI BİR DEPREM ARAŞTIRMA HAMLESİ

İTÜ’nün yürüttüğü yeni çalışma, Türkiye’nin deprem riskini daha duyarlı biçimde analiz edebilmesi için atılan en geniş kapsamlı adımlardan biri olarak değerlendiriliyor. Marmara ve Ege gibi sismik açıdan kritik bölgelerde ortaya çıkarılacak yeni verilerin, deprem senaryolarının güncellenmesine ve risk azaltma stratejilerine önemli katkı sağlaması hedefleniyor.