Platin Kubbe'de Elektro-Optik ve Elektronik Harp Paradigmaları

KÖŞE YAZISI | Hazırlayan: Harun ŞAHİN

Modern savaş artık yalnızca tanklar, uçaklar ve askerlerle değil, görünmeyen bir cephede; elektromanyetik spektrumda yaşanıyor. Radar sinyalleri, kızılötesi kameralar, GPS sinyalleri ve daha fazlası… Her biri hem bir silah, hem de bir zayıf nokta. İşte bu karmaşık denklemde sahneye çıkan yeni kavram: Platin Kubbe.

“Platin Kubbe” kavramı, klasik “Demir Kubbe” savunma sistemlerinden evrilerek, çok katmanlı ve çok spektrumlu bir koruma paradigması haline geldi. Ancak bu yeni nesil koruma kalkanı, yalnızca fiziksel tehditlere değil, elektro-optik ve elektronik harp (EW) tehditlerine karşı da bir kalkan görevi görüyor.

Elektro-Optik Sistemlerin Gücü ve Zayıflığı

Elektro-optik (EO) sistemler; kızılötesi kameralar, lazer hedefleyiciler, termal görüntüleme sistemleri gibi, savaş alanında hayati öneme sahip teknolojileri kapsar. Ancak bu sistemler, aynı zamanda saldırıya da açık.

Düşman, yüksek güçlü lazerlerle EO sistemlerini kör edebilir. Akıllı sis bombaları, EO algılamasını bozabilir. Spektral karartma ve yanıltıcı hedefler, bir elektro-optik sistemin karar verme algoritmasını kolaylıkla kandırabilir. Bu noktada Platin Kubbe, sadece algılayan değil; tehditleri analiz eden ve karşı önlem geliştiren bir yapay zekâ motoru ile destekleniyor.

Elektronik Harp: Sinyallerin Savaş Alanı

Elektronik harp (EW), düşmanın radarlarını kör etmekten tutun da, iletişim sistemlerini bastırmaya, hatta dronları kandırmaya kadar uzanıyor. Platin Kubbe'nin EW kabiliyeti, yalnızca pasif dinleme veya bastırma değil, aynı zamanda aktif yanıltma, elektromanyetik aldatma ve yönlendirilmiş enerji silahları ile karşı saldırı da içeriyor.

Bu kapsamda, sinyal istihbaratı (SIGINT), elektronik istihbarat (ELINT) ve radar sinyal bozma sistemleri entegre bir yapı içinde çalışıyor. Savaş alanı, artık sadece harita üzerindeki bir yer değil; aynı zamanda sinyal ortamıdır.

Yapay Zekâ ve Makine Öğrenimi ile Otonom Savunma

Geleneksel sistemler insan kontrolüyle işlerken, Platin Kubbe; otonom karar alma yeteneğine sahip hibrit bir sistemdir. Yüz binlerce sinyali milisaniyeler içinde analiz ederek, tehdidin türünü, yönünü ve muhtemel hedefini belirleyebiliyor.

Bununla da kalmıyor, “kendini öğrenen sistemler” sayesinde önceki saldırı örüntülerinden ders çıkararak bir sonraki saldırıya karşı proaktif savunma stratejileri geliştirebiliyor. Bu da savunmayı reaktif değil, önleyici kılıyor.

Uydu Tabanlı Entegrasyon: Uzaydan Gelen Avantaj

Platin Kubbe'nin omurgası sadece yer tabanlı değil; aynı zamanda uydu destekli küresel farkındalık sistemleriyle güçlendirilmiş durumda. Uydular üzerinden alınan elektro-optik görüntüler, elektronik sinyal analizleri ve hava-hava tehdit bilgileri, gerçek zamanlı olarak karadaki sistemlerle paylaşılıyor.

Bu da “görülemeyeni görmek” ve “henüz doğmamış tehdidi bile sezebilmek” anlamına geliyor.

Türkiye’nin Stratejik Hamlesi

Savunma sanayiinde son yıllarda attığı yerli ve milli adımlarla dikkat çeken Türkiye, Platin Kubbe benzeri sistemlerde ASELSAN, TÜBİTAK SAGE, HAVELSAN, ROKETSAN gibi kurumlar sayesinde önemli ilerlemeler kaydediyor. 2025 itibariyle test aşamasında olan “Akıllı Spektrum Yönetim Sistemi”, gelecekte Platin Kubbe mimarisinin omurgasını oluşturabilir.

Savaş Değişiyor, Savunma da Öyle

Yeni çağın savaşında mermi değil, veri konuşuyor. Tanklar kadar, algoritmalar da cephede. Platin Kubbe, geleceğin savaş alanında sadece bir koruma sistemi değil; dijital zekânın çelikle buluştuğu bir kale.

Ve bu kalenin duvarları artık görünmez…

Kaynaklar: Uluslararası Ajans Analizleri