Ticaretin doğasında risk var. Malın yolda kaybolması, konteynerde yangın çıkması, vadeli alacağın ödenmemesi… Bu noktada, risk yönetiminin bel kemiği olarak karşımıza ticari sigortalar çıkıyor.
Örneğin, taşıma sigortası (CMR, nakliyat sigortası) uluslararası ticaretin yapı taşıdır. Bir Türk ihracatçının Çin’e gönderdiği ürün gemide hasar görürse, bunu telafi edecek sistemin adı işte bu sigortadır. Benzer şekilde, alacak sigortası sayesinde, ihracatçı karşı tarafın borcunu ödememesi riskine karşı korunabilir.
Bugün Türkiye’de birçok KOBİ hâlâ sigorta poliçesini “gereksiz masraf” gibi görüyor. Oysa bu bakış açısı, bir kriz anında işletmenin geleceğini belirleyecek kadar kritik. Kaldı ki, dijitalleşen sigorta sektörü sayesinde artık her risk türü için hızlı ve uygun maliyetli çözümler bulmak mümkün. Hukuki anlamda da gelişmeler var. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu, taşıma ve sigorta ilişkilerini ayrıntılı şekilde düzenlerken, sigortacının sorumluluğu, ayıba karşı teminat ve temerrüt halleri gibi birçok konuda yargı kararları ışığında ticari hayatın güvenliğini sağlamaya çalışıyor.
Ancak eksik kalan bir şey var: sigorta okuryazarlığı. Ne yazık ki çoğu işletme sahipleri poliçeyi okurken “muafiyet”, “istisna” gibi temel kavramlarda bile zorlanıyor. Bu durum da sözleşmelerde hak kaybına, uyuşmazlıklarda zaman ve para kaybına yol açıyor.
Bugünün ticaretinde kazanç kadar güvence de stratejik. Ve unutulmamalı: Sigorta yaptırmak yalnızca hasar sonrası para almak değil, aynı zamanda bir iş yapma kültürüdür.
Av. Sema YILDIRIM