Malumunuz.. CHP İstanbul İl Başkanlığı’na, mahkemenin ara kararıyla olsa da kayyum atanmasına hükmedildi…
Bu karar, parti teşkilatı açısından hem yönetimsel bir sarsıntı hem de siyasi bir deprem etkisi yarattı…
Ancak; hemen ardından Yüksek Seçim Kurulu İstanbul’un Başakşehir ve Ataşehir başta olmak üzere ilçe kongrelerinin durdurulmasına ilişkin ilçe seçim kurulu kararlarını tam kanunsuzluk nedeniyle iptal ederek tüm kongrelerin kaldığı yerden devamına hükmetti…
Hal böyle olunca da ortada açık bir çelişki görünüyor mu?…
Bir yandan mahkeme…
CHP İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atıyor….
Diğer yandan YSK, aynı partinin kongre süreçlerinin önünü açıyor…
Burada kritik soru şu…
YSK’yı da bir mahkeme olarak değerlendirirsek…
bu iki karar arasındaki açık zıtlık, gelecekte nasıl bir tablo ortaya çıkaracak?…
Kayyum kararı mı ağır basacak…
yoksa kongrelerin hukuki meşruiyeti mi daha güçlü çıkacak?…
Türkiye’de, yargı kararları siyasetten bağımsız mı…
yoksa siyasetin yön verdiği hamleler mi?…
tartışması uzun süredir gündemde….
Bu son gelişmeler, bu tartışmayı daha da çıkılmaz noktaya getirdi…
Diğer yandan halkın yükselen tepkisi…
Bu kararlar üzerinde dolaylı da olsa baskı unsuru oluşturmuş olabilir…mi?
Yargı kuşatmasına karşı toplumsal tepkinin ve uluslararası kamuoyunun baskısının sonuç verdiğini söylemek mümkün mü?…
Yoksa bu sadece satrancın bir sonraki hamlesi mi?…
Eğer kayyum devam ederse, CHP İstanbul teşkilatında ciddi bir iç karışıklık ve taban tepkisi büyüyecek…
Eğer kongreler kendi yasal süresi içinde tamamlanırsa…
bu durum CHP’nin iç demokrasisini güçlendirecek ve siyasi dengeleri yeniden kuracaktır…
Her iki ihtimal de Türkiye siyasetinin seyrini etkileyecek nitelikte…
Bugün ortaya çıkan çelişkili kararlar, aslında yargı ile siyaset arasındaki derin satrancın bir parçası…
Yarın ise bu oyunun sonucu, yalnızca CHP’nin geleceğini değil, aynı zamanda Türkiye’de demokrasinin işleyişine dair algıyı da belirleyecek…
Türkiye kritik bir eşikte.
Kayyum kararı mı, yoksa kongrelerin meşruiyeti mi kazanacak?…
Yargı mı siyasete yön verecek, yoksa siyaset mi yargıyı şekillendirecek?…
Sorular çok, cevaplar ise 15 Eylül’de biraz daha netleşecek gibi…tüm gözler 15 Eylül’deki karara bakacak…
Ama kesin olan bir şey var…
Türkiye, yalnızca hukuki değil, aynı zamanda siyasi bir satranç tahtasında oynanan bir oyunun tam ortasında…
Vesselam…