Gündem

Sovyet zulmünün en ağır yarası Kazakların kalbinde

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Stalin döneminde yaşanan siyasi baskı ve zorunlu kolektifleştirme uygulamalarının en ağır etkilerini Kazak halkının yaşadığını vurguladı. Tokayev’in tarihi açıklamaları, Türk dünyasında derin yankı uyandırdı.

Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, 31 Mayıs Siyasi Baskı, Sürgün ve Açlık Kurbanlarını Anma Günü kapsamında Astana yakınlarındaki ALJİR Siyasi Baskı ve Totalitarizm Kurbanları Anıt Müzesi’ni ziyaret ederek, Kazak halkının tarihindeki en karanlık dönemlerden birine dikkat çekti.

Tokayev konuşmasında, Stalin döneminde uygulanan baskı ve kıtlık politikalarının tüm Sovyet halkları için büyük bir trajedi olduğunu ancak “en büyük acıyı Kazakların yaşadığını” söyledi. Bu açıklama, Kazakistan’ın tarihine ve halkının çektiği acılara dair net ve cesur bir yüzleşme olarak değerlendirildi.

Zorunlu kolektifleştirme sürecinde yüz binlerce Kazak, malını ve hayvanını kaybetti, açlıktan yaşamını yitirdi ya da yabancı topraklara sığınmak zorunda kaldı. Tokayev, bu süreçte Kazak aydınlarının sistemli bir biçimde ortadan kaldırıldığını hatırlatarak şu sözleri kullandı:
“Milletimiz Alihan Bökeyhanov, Ahmet Baytursunov, Saken Seyfullin, İlyas Jansugirov gibi önemli temsilcilerini kısa sürede kaybetti.”

Tokayev ayrıca, Kazakistan topraklarında GULAG sistemine bağlı 11 toplama kampının faaliyet gösterdiğini ve bunlardan biri olan ALJİR’de 8 bine yakın kadının haksız yere tutsak edildiğini söyledi. Bu kampta sadece Kazaklar değil, 60’tan fazla etnik gruba mensup insanlar da zulme uğradı.

Bu karanlık geçmişle yüzleşmek için kurulan devlet komisyonunun çalışmaları sonucunda 300 binden fazla kişi aklandı, 2,5 milyondan fazla arşiv belgesinin gizliliği kaldırıldı. Aynı zamanda Alaş Orda hareketine yönelik davaları kapsayan 12 ciltlik belge serisi yayımlandı. Tokayev, bu çabaların “milletimizin geleceği açısından hayati önem taşıdığını” ifade etti.

Konuşmasının sonunda Tokayev, bağımsızlık mücadelesi vurgusu yaptı ve şu ifadeyle noktaladı:
“Biz bağımsızlığa kolay ulaşmadık. Bu yüzden ‘Her şeyden önce bağımsızlık’ ilkesi, halkımızın vicdanında sarsılmaz bir yer edinmelidir.”

Tokayev’in bu açıklamaları, Kazak halkının tarihi travısıyla yüzleşmesini, aynı zamanda Türk dünyasının ortak hafızasına kazınan bir çağrıyı temsil ediyor. Türkiye’de ve tüm kardeş coğrafyalarda, bu sesin duyulması ve paylaşılması tarihi bir sorumluluktur.