Verimli Toprakların Ülkesi Türkiye, Tarımda Nereye Gidiyor?

Bereketli Topraklar, Kuruyan Umutlar Türkiye, binlerce yıldır tarımın beşiği sayılan bir coğrafya. Dört mevsimi yaşayan, ovanın, yaylanın, nehrin, güneşin eksik olmadığı topraklarda yaşıyoruz. Doğal zenginlikleriyle öne çıkan bu coğrafyada, tarımsal üretimle ilgili yaşanan bazı dengesizlikler göze çarpıyor. Bu tablo, tarımsal zenginliğin tek başına yeterli olmadığını gösteriyor.

Bugün pazarda fiyatı artan domatesin, tarlada değerini bulamayan buğdayın ve dışarıdan temin edilen samanın gündemde olması, tarımda bazı dengelerin değiştiğini gösteriyor.

Üretiyoruz, Şimdi Sıra Geleceği Güçlendirmekte

Türkiye hala birçok tarım ürününde dünya çapında üretim yapıyor. Fındıkta, kirazda, kayısıda, ayvada ve incirde açık ara dünya lideriyiz. Ama liderlik, sadece üretimle ölçülmez. Asıl mesele, bu üretimin ülke ekonomisine ve çiftçiye nasıl döndüğü.

Mazot, gübre, ilaç fiyatları yükselirken ürün fiyatı yerinde sayıyor. Tarımın yükünü çeken çiftçi, artık geçimini sağlayamaz hale geliyor. Tarım yapan nüfus yaşlanıyor, gençler bu alana umutla bakamıyor. Tarım üretimi devam ediyor, ancak bu üretimi geleceğe taşıyacak sağlam bir yapı henüz tam anlamıyla kurulmuş değil.

Tarlada Üretim Sürüyor Politikada Netlik Bekleniyor

Tarım, yalnızca tohum atmakla, ürün biçmekle sınırlı bir alan değil. Tarım, aynı zamanda bir strateji, bir gıda güvenliği meselesi, bir dışa bağımlılık göstergesidir.

Ancak biz, yıllardır günü kurtaran politikalarla, kısa vadeli çözümlerle ilerliyoruz. Kuraklıkla ilgili farkındalık artsa da suyun yönetimi ve kullanımı henüz istenen bütüncül yapıya ulaşabilmiş değil. Destekleme politikaları uygulansa da, bu desteklerin üreticiye etkisi her zaman hissedilemiyor. Bazı temel ürünlerde ithalata başvurulması ise tarımda uzun vadeli planlamanın önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Stratejik ürünlerde ithalata mecbur kalıyoruz; buğdayı, arpayı, nohudu dışarıdan alıyoruz.,

Halk Soruyor Sistem Geç Cevap Veriyor

Kamuoyu araştırmaları gösteriyor ki halkın büyük kısmı tarımda dışa bağımlı olduğumuzu düşünüyor. İnsanlar artık “yerli üretim” yazan ürünlere güven duymak istiyor. Market raflarında ithal meyve sebzeler görmek, tarlası bu kadar geniş bir ülkede can sıkıcı hale geliyor.

Çiftçi üretmek istiyor ama önünü göremiyor. Tüketici ucuz gıda bekliyor ama rafta karşılaştığı fiyatlarla baş edemiyor. Devlet ile üretici arasındaki bağ zayıflamış, aradaki boşluğu ise belirsizlik dolduruyor.

Üretim Gücümüzü Geleceğe Taşımalıyız

Türkiye, potansiyeliyle hala çok şey üretebilir. Ancak üretim sadece toprakla değil, bilinçle, planlamayla, vizyonla büyür. Bugün tarımda kaybettiğimiz şey sadece verimlilik değil; aynı zamanda tarıma olan inanç.

Kendi kendine yeten ülke olmak, yalnızca nostaljik bir hedef değil; gıda krizleriyle dolu bir geleceğe karşı en büyük savunma hattıdır.

Toprak Varsa Umut da Var, Yeter Ki Yönümüzü Kaybetmeyelim

Tarım sadece geçmişin değil, geleceğin de meselesidir. İthal değil, yerliyle doyduğumuz gün; sadece karnımız değil, güven duygumuz da doyar.

Unutmayalım: Güçlü bir ülke, toprağına sahip çıktığı kadar ayakta kalır. Ve en sağlam gelecek, köklerini toprağında arayan milletlere aittir.