Yeni barış önerisi Kiev'in en uzun kışı mı olacak?

Rusya–Ukrayna Savaşı dördüncü yılına yaklaşırken dünya diplomasisi, belki de savaşın başlangıcından bu yana en hareketli, en tedirgin ve en belirsiz dönemlerinden birini yaşıyor. Dünya nefesini tutmuş savaş bitecek diye beklerken, son günlerde peş peşe gelen sızıntılar, açıklamalar, taslaklar ve baskılar, sürecin özellikle de Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodmir Zelnskiy için hiç de kolay geçmeyeceğini göstermektedir. ABD’nin hazırladığı öne sürülen 28 maddelik taslak plan, bugün artık yalnızca bir müzakere metni değil; küresel güçlerin birbirleriyle ve Ukrayna ile nasıl bir gelecek tasavvur ettiklerini yansıtan stratejik bir hat olabilecek nitelikte.

Fakat en çarpıcı olan şey ise bu planın henüz başlangıç aşamasında olmasına rağmen uluslararası sahnede yarattığı sert kırılmalar olarak karşımıza çıkıyor. CNN'in aktardığı bilgilere göre Başkan Trump, yıl sonuna kadar Ukrayna ile bir barış anlaşması imzalamayı hedefliyor. Bu iddia, hem Kiev hem Brüksel hem de Moskova'da gerilimi hadsafhaya taşımış durumda.

Amerikalı yetkililer taslağın nihai olmadığı mesajını verirken aynı anda Katar ve Türkiye gibi Gazze müzakerelerinde aktif rol oynayan arabulucuların bu süreçte de güçlendirilmesi gerektiğini vurguluyor.

Bu da Washington’ın mevcut uluslararası krizlerde daha geniş bir arabuluculuk ağı kurma niyetinde olduğunu gösteriyor. İstanbul’da önceki müzakereler, tahıl koridoru anlaşması ve Ankara’nın hem Moskova hem de Kiev ile doğrudan temas kurabilen nadir aktörlerden biri olması, Türkiye’yi yeniden doğal bir arabulucu adayı haline getiriyor. Başkan Trump seçim öncesinde verdiği Rusya-Ukrayna Savaşını bitirme sözünü yerine getirmek için bütün tuşlara basmış durumda.

Nitekim Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy de böyle bir anlaşmayı siyasi zemin olmadan imzalamayı tercih etmeyecektir. Ukrayna kamuoyunda ve parlamentoda bu maddelerin kabul edilmesini sağlayacak bir destek de bulunmuyor. Savaş boyunca binlerce askerini kaybetmiş, ağır ekonomik ve sosyal bedeller ödemiş bir toplumun, toprak kayıplarını ve NATO’dan vazgeçmeyi içeren bir anlaşmaya bilfiil razı gelmesi pek olası görünmüyor. Ancak adeta bataklığa dönmüş bir savaş olan Rusya-Ukrayna Savaşı, artık iki tarafı da yıpratmış durumda. Dolayısıyla katalizör etki olarak sertleşen kış ve yüz binlerce askerini kaybeden bir Ukrayna ve Rusya toplumu var.

Reuters’ın iddiası ise çok daha kritik: ABD’nin, Ukrayna’ya açık bir ultimatom verdiği görülüyor. Kiev’in, 27 Kasım’a kadar yani Şükran Günü’ne kadar planın çerçevesini kabul etmemesi halinde, Washington’ın silah sevkiyatını ve istihbarat paylaşımını durdurabileceği belirtiliyor. ABD’nin, gereken noktalarda devreye girerek nasıl baskı ve mahrumiyet politikası uyguladığı biliniyor. Kiev ve Washington arasında da bu olay tezahür ediyor. ABD’nin sunduğu taslak bir başlangıç ve aylar sürecek çetin müzakerelerin de habercisi niteliğinde.

ABD savaşı yönetmek yerine sonlandırmaya yönelik bir stratejiye uzun süre önce geçti. Kiev ise Rusya ile müzakere masasının sürekli değişen doğasında zaten zorlanıyordu. Şimdi bir de en büyük askeri destekçisinden gelen zaman baskısıyla karşı karşıya. Bu tür bir zorlamanın Ukrayna’nın manevra alanını büyük ölçüde daraltacağı kesin.

Moskova cephesinde ise daha sahaya yönelik vurgular yapılıyor. Rus ordusunun ağır da olsa sahadaki ilerleyişi, Kiev’i anlaşmanın kaçınılmaz olduğuna ikna etmeye çalışır bir üslupla aktarılıyor. Kremlin, taslağın kendilerine resmi olarak ulaştığını belirterek barış görüşmelerine açık olduklarının altını çiziyor. Fakat bu “açıklık”, Rusya’nın sahadaki kazanımlarını koruyan bir çerçevede geçerli, bu da müzakerenin en sert düğümünü oluşturuyor.

Bu planın Avrupa başkentlerinde bir rahatsızlık yarattığı aşikar. İsmi verilmeyen bir Avrupa diplomatı, planın hazırlanmasına dahil olmadıklarını ve “sinirlerin gerildiği” bir gün yaşadıklarını anlatıyor. Avrupalı aktörlerin en büyük kaygısı, taslağın Moskova’nın beklentilerine fazla yaklaşması ve Kiev üzerindeki ABD baskısının artması. Nitekim Washington Post’un haberine göre Amerikalı yetkililer bile bu taslağı “Rus yanlısı bir başlangıç metni” olarak nitelendiriyor. Avrupa, ABD yönetiminin bu planın arkasında ne kadar durduğundan bile emin değil; taslağın Washington içinde dahi tartışmalı olduğu ve yönetim içi anlaşmazlıklara yol açtığı konuşuluyor.

Almanya ise planı açık şekilde reddeden ilk Avrupa ülkesi oldu. Berlin, Ukrayna’nın toprak tavizleri vermesini, ordusunun küçültülmesini ve ABD yardımına bağımlılığın azaltılmasını öngören maddeleri kabul edilemez buluyor. Almanya’nın diğer Avrupa ortaklarını da harekete geçirdiği ifade ediliyor.

Bugün, ne ABD’nin baskısıyla hızlanan bir plan ne de Avrupa’nın frenlemeye çalıştığı bir süreç tek başına barış getirebilir. Zelenskiy’nin iç politikada zor günlerden geçtiği bir dönemde eline ulaşan bu barış planı metni, Ukrayna Cumhurbaşkanı için meseleleri daha da içinden çıkılamaz bir hale getirmiştir. Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Ofisi Müdürü Yermak’ın karıştığı iddia edilen yolsuzluk Ukrayna parlementosu milletvekillerini çileden çıkarmış durumda. Zelenskiy bir taraftan bu sorunla uğraşırken diğer taraftan tüm Ukraynayı kendisi için hiç de olumlu olmayan bu şartlara ikna etmek durumunda. Bu kış Zelenskiy için çok ağır geçeceğe benziyor.