Yogi Kazım Kimdir?
Kazım Gürbüz, 1920 yılında Adana'nın Kozan ilçesinde dünyaya geldi. Küçük yaşlardan itibaren sıradışı bir yaşam süren Gürbüz, henüz 4 yaşındayken Kur'an-ı Kerim'i hatmetmiş olmasıyla dikkat çekti. Ailesi tarafından manevi eğitime yönlendirilen Yogi Kazım, 10 yaşında dedesi Molla Ali ile birlikte Himalayalar'a gitti. Burada tam 20 yıl boyunca nefis terbiyesi, ruhsal disiplin ve beden kontrolü üzerine eğitim aldı. Bu uzun süreç, onun tüm hayatını şekillendiren temel taşlardan biri oldu.Yogi Kazım Müslüman mı, Dini İnancı Ne?
Yogi Kazım, küçük yaşlardan itibaren İslami eğitim almış ve Kur’an-ı Kerim’i ezberlemiş bir isimdi. Dolayısıyla köken itibarıyla Müslümandı. Ancak ilerleyen yıllarda özellikle yoga ve doğu felsefelerine ilgisiyle birlikte, daha evrensel bir yaşam görüşünü benimsedi. Dini inanç açısından İslam'a bağlı kalmakla birlikte, yaşam biçimi ve öğretilerinde insan iradesi, ruhsal denge ve doğayla uyum gibi kavramlara ağırlık verdi. Onun felsefesi, belirli bir dinin kalıplarına bağlı kalmaktan çok, tüm inançlara saygı duyan ve ruhsal arınmayı merkeze alan bir anlayışı temel alıyordu.Kazım Gürbüz’ün Hayatı ve Mücadelesi
Türkiye’ye 1950’li yıllarda dönen Gürbüz, İstanbul’da çeşitli yoga gösterileri yaparak tanınmaya başladı. Özellikle Taksim Belediye Gazinosu'nda sergilediği esneklik ve beden kontrolü performansları, onu "Maharishi’ye meydan okuyan Türk yogi" olarak gazetelere taşıdı.
1961 yılında geçirdiği trafik kazası sonucu belinden aşağısı felç kalan Gürbüz için doktorlar "bir daha yürüyemez" demişti. Ancak Yogi Kazım pes etmedi. Geliştirdiği Yoka Sistemi adını verdiği özel teknikle felçli vücudunu tedavi etmeyi başardı. Bu sistem, zihin gücünü, nefes kontrolünü ve beden esnekliğini bir araya getirerek doğal iyileşmeyi teşvik ediyordu.Yogi Kazım’ın Sağlık Mucizesi
Kazım Gürbüz, sadece felci yenmekle kalmadı, aynı zamanda ilerleyen yaşına rağmen genç ve dinç kalmayı başardı. 2001 yılında geçirdiği bir besin zehirlenmesi sonrası kanser teşhisi konmasına rağmen, yine kendi geliştirdiği yöntemlerle sağlığına kavuştu. Sol böbreğini, dalağını ve pankreasının bir kısmını kaybetmesine rağmen, pozitif yaşam felsefesiyle hayata tutundu.
“İnsan bedeni, beynin komutlarıyla iyileşir” diyen Gürbüz, modern tıbbın ötesinde bir irade ve yaşam enerjisi felsefesinin temsilcisi oldu.




