Türkiye’de eğitime yapılan harcamalar adeta patlama yaptı. TÜİK’in açıkladığı son verilere baktığımızda hem toplam harcamanın hem de öğrenci başına düşen maliyetlerin büyük bir sıçrama yaşadığını görüyoruz. Özellikle temel eğitimden yükseköğretime kadar tüm kademelerde keskin artışlar dikkat çekiyor. Bu tablo bize hem ekonomik koşulların eğitime yansımasını hem de eğitim alanında büyüyen ihtiyaçların giderek daha maliyetli hale geldiğini hissettiriyor. Bu kapsamlı değişimi gelin birlikte detaylarıyla inceleyelim.
EĞİTİM HARCAMALARI NEREDEYSE İKİ KATINA ÇIKTI
TÜİK’in açıkladığı Eğitim Harcamaları İstatistikleri 2024 verilerine göre, Türkiye’nin eğitim harcamaları geçtiğimiz yıla göre olağanüstü bir artış gösterdi. 2023 yılında 1 trilyon 130 milyar TL olan toplam harcama, 2024’te yüzde 94,6 artarak 2 trilyon 200 milyar 338 milyon TL’ye yükseldi.
Bu oran son yıllarda eğitim bütçesine yapılan en yüksek artışlardan biri olarak kayıtlara geçti. Yaşanan artış hem enflasyonun etkisini hem de eğitim hizmetlerine yönelik genişleyen talebi içinde barındırıyor.
HARCAMALARIN EN HIZLI ARTTIĞI EĞİTİM DÜZEYLERİ
Verilere göre 2024 yılında harcama artışının en yüksek görüldüğü eğitim basamakları ilkokul ve ortaokul oldu. Her iki düzeyde de harcamalar yüzde 99 arttı.
Bu da şunu gösteriyor; en fazla öğrenci nüfusunun yer aldığı temel eğitim kademelerinde maliyet yükü ciddi biçimde yükselmiş durumda.
GSYH İÇİNDEKİ PAYI %4,9’A YÜKSELDİ
2023’te yüzde 4,2 olan eğitim harcamalarının GSYH içindeki payı, 2024’te %4,9’a çıktı. Ekonomik pasta içinde eğitimin daha büyük bir dilim aldığını gösteriyor.
Devletin eğitim harcamalarının GSYH payı ise 2023’te %3,5 iken 2024’te %4,0 seviyesine yükseldi. Bu artış ise kamunun eğitime yönelik desteklerini biraz daha artırdığını işaret ediyor ancak hâlâ OECD ortalamalarının altında kalıyor.
EN FAZLA HARCAMA YÜKSEKÖĞRETİME YAPILDI
Hem devlet hem de özel eğitim kurumlarının en yüksek harcama yaptığı alan yine yükseköğretim oldu.
Devlet kurumlarında yükseköğretimin payı: %33,4
Özel kurumlarda yükseköğretimin payı: %42,2
Üniversite eğitimi Türkiye’de artık çok daha maliyetli bir hizmet sunumuna dönüşmüş durumda.
ÖĞRENCİ BAŞINA HARCAMA 100 BİN TL’Yİ AŞTI
2023 yılında öğrenci başına düşen harcama 49 bin 45 TL iken, 2024’te bu rakam 100 bin 307 TL oldu. Yani bir yılda %104,5’lik bir artış yaşandı.
Eğitim düzeylerine göre öğrenci başına harcama (2024):
Okul öncesi: 78.929 TL
İlkokul: 75.887 TL
Ortaokul: 83.381 TL
Ortaöğretim: 99.106 TL
Yükseköğretim: 165.467 TL
Buradan da net şekilde görüyoruz ki, üniversite öğrencileri en yüksek maliyet kalemini oluşturuyor.
DOLAR BAZINDA DA ARTIŞ BÜYÜK
Öğrenci başına eğitim harcaması dolar bazında da ciddi bir sıçrama yaptı. 2023’te 2.062 dolar olan miktar, 2024’te 3.053 dolar seviyesine çıktı; yani %48,1 artış söz konusu.
En yüksek artış oranının görüldüğü kademe ise ortaöğretim (lise) oldu. Lise öğrencilerine yapılan harcama bir yılda %122,4 arttı. Bunu ortaokul izledi.
HARCAMALARDAKİ ARTIŞ NE ANLAMA GELİYOR?
Bana göre bu artışların birkaç nedeni var:
- Eğitim maliyetlerinin genel ekonomik koşullarla birlikte yükselmiş olması
- Okul altyapısı, personel maliyetleri ve teknoloji yatırımlarındaki zorunlu artış
- Öğrenci sayılarına göre yeni ihtiyaçların oluşması
- Özel eğitim kurumlarının maliyet artışlarının sisteme yansıması
Veriler eğitimde nitelik artışı için bütçenin genişlediğini gösteriyor ancak harcamanın miktarı ile eğitimin kalitesi arasındaki ilişki her zaman birebir ilerlemiyor. Bu noktada harcamanın nasıl, hangi kalemlere ve ne kadar verimli dağıtıldığını takip etmek büyük önem taşıyor.
PEKİ VERİLER TAM OLARAK NE ANLATIYOR?
Tüm bu verilere baktığımızda Türkiye’de eğitim sisteminin giderek daha yüksek maliyetli bir yapıya evrildiğini görüyoruz. Harcamalardaki artışın bir kısmı ekonomik koşullardan kaynaklanıyor olsa da özellikle öğrenci başına harcamanın iki katına çıkması dikkat çekici.
GSYH içindeki payın yükselmesi olumlu bir gösterge. Ancak uluslararası karşılaştırmalarda hâlâ birçok ülkenin gerisindeyiz. Eğitim harcamalarının artması kadar, bu kaynağın doğru kullanımı, doğru alanlara yatırım yapılması ve öğrencilerin bu artıştan ne kadar fayda gördüğü asıl belirleyici unsur olacak.
Aslında genel tablo eğitimde hem nicelik hem de nitelik anlamında bir dönüşüm süreci içerisinde olduğumuzu gösteriyor.