Zaman, Dikkat ve Veri Hırsızı

Facebook’a 2006 gibi üye olmuştum.
2017’de bıraktım.
X’te de aynı hikâye.

Bir süre sonra fark ettim ki, bildirim bitmiyor, iddialar doğrulanmıyor, tartışmalar sonsuz.
Zaman gidiyor.
Zihin yoruluyor.
Kazanan hep platformlar oluyor.

Neden mi?

Çünkü sistem basit.
Zamanınızı topluyorlar.
Dikkatinizi paketleyip satıyorlar.
Reklam, veri, lisans…
Siz kaybediyorsunuz, onlar kazanıyor.
Dünya ortalaması günde 2 saat 20 dakika.
Yani bir ömür.

Gençler bu oyunu fark ediyor artık.
Herkes “Z kuşağı ekran başında” diyor ama tablo öyle değil.
Yeni nesil, sosyal medyayı sadece izliyor ama orada yaşamıyor.
Kısa videolarda, YouTube’da var ama sürekli bağlı değil.
Seçici.
Kiminle konuşacağını, neyi paylaşacağını biliyor.
Kullanım yüksek ama huzursuzluk da yüksek.

ABD’de Başcerrah bile uyardı:
Sosyal medya tütün kadar riskli hale geldi.
Gençler için bağımlılık eşiği aşıldı.
Uyarı etiketi öneriliyor.
Basit bir “kapat” tuşu, bazen en güçlü tedbir.

Ama mesele sadece dikkat değil.
Zihin sağlığı.
Sürekli karşılaştırma hissi.
Beğeniyle ölçülen özgüven.
Bildirim anksiyetesi.
Uyku bozukluğu.
Gerçek iletişimin yerini alan sahte bir sosyallik.
İnsan yoruluyor.
Ve çoğu bunu “normal” sanıyor.

Dünya da bu tabloya kayıtsız değil.
Çin yıllardır çoğu platformu kapalı tutuyor.
Brezilya 2024’te X’e erişimi sınırladı.
Avustralya 16 yaş altına sosyal medya yasağı getiriyor.
İngiltere de aynı yönde adımlar atıyor.
Bu yasaklar aslında bir çığlık:
“Durun, çocuklarımızı kaybediyoruz.”

Peki çözüm?
Tamamen terk etmek zorunda değilsiniz ama mesafeyi öğrenmek zorundasınız.
Haftada bir dijital oruç.
Bildirimleri kapatmak.
Gerçek hayata dönmek.

Altı haftalık kopuşun bile ruh sağlığında fark yarattığını söylüyor araştırmalar.
Yani küçük adımların bile büyük etkisi var.

Zaman, dikkat, veri...
Üçü de sizin.
Onları geri alın.
Çünkü artık mesafe, yeni özgürlük ölçümüz.