Bayramlar, küslerin barıştığı, akrabaların bir arada olduğu, eşsiz ve değerli günlerdir. Türk tarihinde dini ve milli bayramlar, büyük bir coşkuyla kutlanmaktadır. Pek çok şairimiz bayramları konu edinen şiirler yazmıştır. En unutulmaz bayram şiirleri arasında Abdurrahim Karakoç'un "Bayramlar Bayram Ola" şiiri bulunmaktadır.
Karakoç, bu şiirinde bayramların maddiyatla ilişkisini ele almıştır. Yoksulluğun, bayram günlerinde yarattığı burukluğu, Anadolu insanının geçim çilesini şiirde işlemiştir. Şiirin temasında, bayramların herkes için bayram olmadığı vurgusu yatar ve Karakoç hicivli bir anlatım sergiler.
İşte o şiir:
Bayramlar Bayram Ola
Güneş yükselmeden kuşluk yerine
Bir adam camiden döndü evine
Oturdu sessizce yer minderine
Kızı “Bayram” dedi, yalın ayaklı
Adam “Bayram” dedi, tam ağlamaklı...
Eli öpüldükçe içi burkuldu
Konuşmak istedi, dili tutuldu
Güç belâ ağzından bir “off! ” kurtuldu
Oğlu “Bayram” dedi, sırtı yamalı
Adam “he ya” dedi, gözü kapalı...
Düşündü kış yakın, evde odun yok
Tenekede yağ yok, çuvalda un yok
Yok yoka karışmış; tuz yok, sabun yok
Avrat “Bayram” dedi, eğdi başını
Adam “evet” dedi, sıktı dişini...
Çalışsa ne iş var, ne cepte para
Dağ oldu içinde büyüyen yara
Dikti gözlerini karşı duvara
Takvim “Bayram” dedi, silindi yazı
Adam “öyle” dedi, bağrında sızı...
Döndürse yönünü herhangi dosta
Yaralı, gariban, dul, yetim, hasta
Yıllar, aylar, günler erirken yasta
Yer-gök “Bayram” dedi, ağzını açtı
Adam “Bayram” dedi, evinden kaçtı!.