ABD Başkanı Donald Trump’ın Kanada’ya yönelik yüzde 35’lik gümrük tarifesi ve Avrupa ülkelerine yönelik yeni vergi tehditleri, altının ons fiyatında yukarı yönlü bir hareket başlatsa da bu artış sınırlı kaldı. KCM Trade Baş Piyasa Analisti Tim Waterer’a göre, yatırımcılar artık Trump’ın ticaret politikalarına daha temkinli ve alışkın yaklaşıyor. Bu da altının geçmişteki gibi güçlü tepkiler almasının önüne geçiyor. Altının onsu bugün 3.338 dolar seviyesinde dirençle karşılaşıyor.
Doların Gücü, Altının Getirisini Bastırıyor
Analistlere göre, altının baskılanmasında en önemli etkenlerden biri dolar endeksindeki yükseliş. Şubat sonundan bu yana en güçlü haftalık performansını gösteren dolar, uluslararası yatırımcılar için altını daha pahalı hale getiriyor. Dolar ve altının eş zamanlı yükselmesi ise değerli metaldeki kazançların sınırlı kalmasına yol açıyor.
Üzeyir Doğan: “Altın, Mevduatla Yarışamıyor”
A1 Capital Genel Müdür Yardımcısı Üzeyir Doğan’a göre, altın yatırımcısının ilgisi giderek zayıflıyor. Doğan, birçok gelişmenin zaten fiyatlara yansıdığını, ancak altının bu yükselişlerin ardından düzeltme yapmadan doygunluk bölgesine geçtiğini belirtiyor. “Yatırımcı artık yeni bir hikâye, yeni bir risk bekliyor. Aksi takdirde yönünü sabit getirili ürünlere çeviriyor” diyor.
Doğan’a göre, altının cazibesini yeniden kazanabilmesi için ya güçlü bir teknik kırılma yaşanmalı ya da yatırımcıya en az mevduat kadar bir getiri vadetmeli. Bugün bankalarda kısa vadeli mevduat getirisi net yüzde 40’lara yaklaşırken, altının bu seviyeye ulaşabilmesi için gram fiyatının 6.000 TL’yi aşması gerekiyor.
6.000 TL İçin Şartlar Ne Kadar Uygun?
Şu anda gram altın 4.315 TL seviyelerinden işlem görüyor. Analistler, ons altının 3.336–3.342 dolar aralığını geçmesi halinde 3.374 dolara doğru bir hareket bekliyor. Ancak hem doların gücü hem de yatırımcı ilgisindeki zayıflama, bu potansiyeli sınırlıyor. Üzeyir Doğan, bugünkü koşullarda 6.000 TL hedefinin “oldukça iddialı” bir beklenti olduğunu vurguluyor.
Alternatif Arayışları Güçleniyor
Yatırımcılar artık yalnızca altına değil; gümüş, platin, bakır ve enerji ürünlerine de yöneliyor. Özellikle jeopolitik gerilim dönemlerinde, altının yerini petrol veya gümüş gibi ürünlerin alması dikkat çekiyor. Analistler, bu eğilimin önümüzdeki dönemde daha da belirginleşebileceğini ifade ediyor.
Altının kaderi, yeni bir küresel risk dalgası ya da faiz politikasında radikal bir değişiklik olmazsa, bir süre daha sınırlı hareketlerle şekillenecek gibi görünüyor.