Altın rezervlerindeki yükseliş, yalnızca ekonomik değil, jeopolitik risklere karşı da stratejik bir kalkan görevi görüyor. "Dolar dondurulabilir, ama altın dokunulmaz" mesajı dikkat çekiyor.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın rezervleri, son açıklanan verilerle birlikte 186 milyar 216 milyon dolara ulaşarak tarihi bir rekor kırdı. Bu dikkat çekici gelişmeyi Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Filiz Eryılmaz ile değerlendirdik. Eryılmaz’a göre; bu rezerv artışı sadece rakamsal değil aynı zamanda ekonomik istikrarın, yatırımcı güveninin ve jeopolitik hazırlığın da bir göstergesi.
REZERV ARTIŞI: DÖVİZE GÜVENİ AZALTIYOR, PİYASALARA GÜÇ VERİYOR
Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, rezerv artışının piyasalar açısından oldukça olumlu bir gelişme olduğunu vurgulayarak şunları söylüyor:
“Merkez Bankası piyasadan döviz alıyor. Bu da rezervleri artırıyor. Aynı zamanda altın fiyatlarındaki yükselişin etkisi de var. Rezervler ne kadar güçlüyse, kur üzerindeki baskıya karşı Merkez Bankası o kadar güçlü durabilir.”
Rezervlerdeki artış, özellikle kurda ani dalgalanmaları önleyici bir mekanizma olarak çalışıyor. Yurt içi yerleşiklerin dövize yönelmesini de sınırlayan bu gelişme, finansal istikrarın korunması açısından kritik önemde.
REZERVİN ARKASINDAKİ GÜÇ: YÜKSEK FAİZ, GÜVEN ORTAMI VE TL'YE DÖNÜŞ
Rezerv artışında etkili olan temel politikaları değerlendiren Eryılmaz, özellikle Türk Lirası’na yönelimin artmasını sağlayan güçlü faiz politikasına dikkat çekiyor:
“Faiz yüksek olunca TL cazip hale geliyor, dövize talep azalıyor. Aynı zamanda güven ortamı da çok önemli. Güven yoksa, vatandaş yine dövize yönelir. Şu anki politikalar rezervleri artıran temel unsurlar.”
Ayrıca, Merkez Bankası'nın TL’ye olan güveni artırmak için attığı adımların, rezerv biriktirme sürecinde dış şoklara karşı dayanıklılığı da artırdığı vurgulanıyor.
"DONDURULAMAZ REZERV" DÖNEMİ BAŞLIYOR
Altın rezervlerindeki artışın jeopolitik ve ekonomik açıdan taşıdığı stratejik önemi vurgulayan Eryılmaz, çarpıcı bir örnek veriyor:
“Rusya-Ukrayna savaşında gördük ki; döviz rezervleri dondurulabiliyor ama altına dokunulamıyor. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için altın, stratejik bir rezerv haline geldi.”
Artık birçok ülkenin doların ardından altını ikinci büyük rezerv kalemi olarak gördüğünü belirten Eryılmaz, bu alandaki artışın gelecekteki olası ambargo risklerine karşı Türkiye'yi daha korunaklı hale getirdiğini ifade ediyor.
ENFLASYONLA MÜCADELE EDİLDİĞİNE DAİR İNANÇ DA GÜCLENDİ
Rezervlerdeki bu güçlü artışın yalnızca iç piyasalar değil, uluslararası yatırımcılar ve kredi derecelendirme kuruluşları açısından da önemli olduğunu dile getiren Eryılmaz şöyle diyor:
“Rezerv düzeyi, kredi notunu belirleyen üç ana kriterden biri. Rezervler arttıkça notlar da artar, yatırımcılar da Türkiye’ye daha sıcak bakar. Enflasyonla mücadele edildiğine dair inanç da güçlendi.”
Bu çerçevede, rezerv biriktirebilen bir Türkiye'nin hem finansal hem de politik güvenilirliğinin artacağı ve dış yatırımların önünü açacağına vurgu yapılıyor.
ALTINDAKİ DÜŞÜŞ KORKUTMASIN
Son günlerde altın fiyatlarında görülen düşüşle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Eryılmaz, bu durumu "normal ve sağlıklı" olarak yorumluyor:
“Altın son bir ayda çok ciddi yükseldi. Bu düşüş, o yükselişin ardından bir düzeltme hareketi. Paniğe gerek yok. Bu hareket, yeni bir alım fırsatı da yaratabilir.”
Altın fiyatlarının yönü konusunda ABD hükümetinin kapanma riski gibi global gelişmelerin etkili olacağını söyleyen Eryılmaz, bu sürecin izlenmesi gerektiğini belirtiyor.
"GÜÇLÜ EKONOMİ DEMEK"
Doç. Dr. Filiz Eryılmaz’a göre Türkiye’nin artan rezervleri, hem ekonomik hem de politik anlamda “güçlü bir savunma hattı” oluşturuyor. Özellikle altın rezervlerinin artması, Türkiye’yi sadece döviz kurlarına değil, olası siyasi ve jeopolitik baskılara karşı da daha dayanıklı hale getiriyor.