Ankara’nın Ayaş ilçesinde, Osmanlı’dan günümüze uzanan tiftik keçisi yetiştiriciliği geleneği, dededen toruna aktarılan üretim kültürüyle sürdürülüyor. İlçede yaklaşık 3 bin baş tiftik keçisiyle yapılan yetiştiricilik, Ankara tiftiğinin yeniden uluslararası alanda tanınan bir değer haline gelmesi amacıyla devam ediyor. Kuşaklar boyunca aktarılan bilgi ve emekle yürütülen üretim, hem bölge ekonomisine katkı sağlıyor hem de geleneksel bir üretim biçimini güncel koşullarda ayakta tutuyor.
AYAŞ’TA 3 BİN TİFTİK KEÇİSİYLE ÜRETİM SÜRÜYOR
Ayaş’ta sürdürülen tiftik keçisi yetiştiriciliği, nesilden nesile aktarılan mesleki birikimle yürütülüyor. Yaklaşık 3 bin başlık sürü, bozkır koşullarına uygun yapısıyla bilinen tiftik keçilerinden oluşuyor. Üreticiler, bu hayvanların özel bir mera ihtiyacı olmadan farklı coğrafi şartlarda varlığını sürdürebildiğini belirtiyor. Yetiştiricilik süreci, yılın belirli dönemlerinde yoğun emek gerektirirken, geri kalan aylarda daha düşük bakım ihtiyacıyla devam ediyor.
ÜRETİM SÜRECİNDE EN YOĞUN DÖNEM İLKBAHAR AYLARI
Tiftik keçisi yetiştiriciliğinde en fazla emeğin mart, nisan ve mayıs aylarında verildiği ifade ediliyor. Bu dönemde hem tiftiğin kırkımı hem de oğlakların doğumu aynı zamana denk geliyor. Üreticiler, bu sürecin ardından sürünün yılın geri kalan bölümünde daha rahat bir şekilde bakıldığını ve verimin alındığını aktarıyor. Sürüler, hayvanlar arasındaki rekabetin azaltılması amacıyla belirli sayılarda bölünerek otlatılıyor.
TİFTİK, TEKSTİLDEN LÜKS GİYİME KADAR KULLANILIYOR
Elde edilen tiftik, kazak, eldiven gibi yöresel ürünlerin yanı sıra sof kumaşı üretiminde de kullanılıyor. Tiftiğin, yün, pamuk ve ipekten farklı özellikler taşıdığı, bakteri barındırmayan yapısı ve yıkandıktan sonra ilk günkü görünümünü korumasıyla tekstil sektöründe tercih edildiği belirtiliyor. Ankara tiftiğinden üretilen sof kumaşının, farklı ülkelerde lüks giyim ürünlerinde değerlendirildiği aktarılıyor.
SÜRÜ YÖNETİMİNDE BÖLÜNME UYGULANIYOR
Üreticiler, tiftik keçilerinin kendi aralarında üstünlük mücadelesi verebildiğini, bu nedenle sürülerin belirli sayılarda parçalara ayrıldığını ifade ediyor. Genellikle 700 ila bin başın üzerindeki sürülerin verim kaybına yol açtığı, bu nedenle oğlak, keçi ve tekelerin ayrı gruplar halinde otlatıldığı belirtiliyor. Ayaş’ta yürütülen üretimde birden fazla çoban görev alıyor.
ANKARA TİFTİĞİ KALİTESİYLE ÖNE ÇIKIYOR
Üreticiler, Ankara tiftiğinin parlaklık, elastikiyet ve saflık açısından diğer bölgelerde üretilen tiftiğe göre farklılık gösterdiğini belirtiyor. Yapılan ölçümler ve karşılaştırmalar sonucunda, coğrafi şartların tiftiğin kalitesinde belirleyici olduğu ifade ediliyor. Ankara sofunun, dünyada sınırlı sayıda benzer kumaşla karşılaştırılabildiği aktarılıyor.
TARİHSEL BİR GELENEK GÜNÜMÜZE TAŞINIYOR
Tiftik keçisi yetiştiriciliğinin Osmanlı döneminde önemli bir gelir kaynağı olduğu, bu üretimin devletin ilk yatırımları arasında yer aldığı belirtiliyor. Ayaş’ta sürdürülen yetiştiricilik, Yörük usulüyle yürütülen geleneksel bir üretim biçimi olarak varlığını koruyor. Yaklaşık yarım asırdır bu işle uğraşan üreticiler, tiftiğin bölge ekonomisine sağladığı katma değerin önemine dikkat çekiyor.
Yaklaşık 3 bin tiftik keçisiyle Ayaş’ta sürdürülen üretimin, Ankara tiftiğinin yeniden uluslararası pazarda tanınan bir marka haline gelmesine yönelik çalışmalar kapsamında devam ettiği bildiriliyor.










