Şanlıurfa’da tarihin ve inancın izini süren bu özel haberde; insanlık tarihinin bilinen en eski yapılarının bulunduğu Göbeklitepe’den, Hz. İbrahim ile özdeşleşen Balıklıgöl’e, sabır kavramının simge mekanlarından Hz. Eyyüb Sabır Makamı’na uzanan üç önemli durak yerinde incelendi. İlk durağımız Göbeklitepe...

İLK DURAK GÖBEKLİTEPE

Göbeklitepe3

Şanlıurfa’da bulunan Göbeklitepe, Neolitik Dönem’e tarihlenen anıtsal yapıları, sembolleri ve ziyaret düzenlemeleriyle hem bilim dünyasının hem de ziyaretçilerin dikkatini çekiyor. Yerleşik hayata geçilmeden önce inşa edilen yapılarıyla bilinen ören yeri, insanlık tarihine dair kabul edilen birçok kronolojinin yeniden değerlendirilmesine neden olurken, barındırdığı semboller ve ritüel izleriyle erken dönem inanç sistemlerine dair önemli veriler sunuyor. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Göbeklitepe, arkeolojik kimliğinin yanı sıra kontrollü ziyaret süreciyle de öne çıkan alanlar arasında yer alıyor.

GÖBEKLİTEPE'NİN TARİHİ

Göbeklitepe, MÖ 9600-8200 yılları arasına tarihlenen yapılarıyla bilinen en eski anıtsal kült alanlarından biri olarak kabul ediliyor. Alanda bulunan T biçimindeki dikili taşlar, 5-6 metreyi bulan boyutları ve üzerlerindeki kabartmalarla dikkat çekiyor. Avcı-toplayıcı topluluklar tarafından inşa edildiği değerlendirilen bu yapıların, tarım toplumlarından önce planlı ve örgütlü bir mimari anlayışla yapılmış olması, insanlık tarihine dair bilinen yerleşik yaşam sıralamasını yeniden tartışmaya açtı.

Göbeklitepe5

DİKİLİ TAŞLARDAKİ SEMBOLLER

Göbeklitepe’deki dikili taşlar üzerinde yılan, tilki, akrep, aslan, kuş ve yaban domuzu gibi hayvan figürleri yer alıyor. Bazı taşlarda insan kollarını ve ellerini andıran kabartmalar bulunması, T biçimli dikilitaşların insanı temsil ettiği yönündeki yorumları gündeme getirdi. Bu sembollerin, dönemin doğa algısı ve inanç dünyasıyla bağlantılı olduğu değerlendiriliyor.

Göbeklitepe7

GÖBEKLİTEPE BİR RİTÜEL ALANI MIYDI?

Göbeklitepe’de günlük yaşama dair ocak, fırın veya konut izlerine rastlanmaması, alanın barınma amacıyla değil, ritüel ya da törensel faaliyetler için kullanıldığı görüşünü güçlendiriyor. Arkeolojik veriler, buranın döneminin önemli bir toplanma ve inanç merkezi olabileceğine işaret ediyor.

Göbeklitepe4

GÖBEKLİTEPE İLE İLGİLİ İNANIŞLAR

Göbeklitepe hakkında halk arasında ve akademik çevrelerde farklı inanışlar ve yorumlar bulunuyor. Alanın gökyüzü olaylarıyla ilişkilendirildiği, yıldızlar ve takımyıldızlarına dair semboller içerdiği yönünde görüşler yer alıyor. Bazı değerlendirmelerde ise Göbeklitepe’nin ölüm ve yeniden doğuş inancıyla bağlantılı bir merkez olabileceği ifade ediliyor. Yırtıcı hayvan figürlerinin ruhani varlıkları veya koruyucu güçleri temsil ettiğine dair yorumlar da bulunuyor.

Göbeklitepe’deki yapıların belirli bir dönemden sonra insan eliyle bilinçli şekilde toprakla örtüldüğü tespit edildi. Yapıların doğal yollarla değil, kontrollü biçimde doldurulmuş olması, alanın terk edilmeden önce ritüel amaçlı kapatılmış olabileceği yönündeki düşünceleri akıllara getiriyor...

Göbeklitepe2

ZİYARET BELİRLİ KURALLARLA YÜRÜTÜLÜYOR

Göbeklitepe’ye gitmeden önce Müze Kart uygulamasının cep telefonuna indirilmesi, giriş işlemlerinin daha kısa sürede tamamlanmasını sağlayacaktır.

Ören yerine yaklaşık 3-4 kilometre kala oluşturulan park alanında ziyaretçilerin araçlarını bırakması gerekiyor. Bu noktadan sonra özel araçla devam edilmesine izin verilmiyor.

Park alanından polis kontrolü sonrası kalkan ilk servis araçları ziyaretçileri girişte yer alan müze alanına ulaştırıyor. Müze gezisinin ardından Göbeklitepe ören yerine yaklaşık 700 metrelik mesafe için ikinci bir servis kullanılıyor. Araçla gelinse dahi servis kullanımı zorunlu tutuluyor. Ulaşım, bekleme ve gezi süreci birlikte değerlendirildiğinde ziyaret ortalama 1 saat sürüyor.

Göbeklitepe, tarih öncesi döneme uzanan yapıları, sembolleri, inanışlara dair verileri ve ziyaret süreciyle Şanlıurfa’da insanlık tarihinin izlerini görmek isteyenlerin en çok tercih ettiği duraklardan biri olarak öne çıkıyor.

Balıklıgöl

İKİNCİ DURAK BALIKLIGÖL

Şanlıurfa şehir merkezinde yer alan Balıklıgöl, Halil-ür Rahman ve Aynzeliha gölleriyle birlikte kentin en yoğun ziyaret edilen inanç ve kültür turizmi alanları arasında bulunuyor. Sahada yapılan gözlemler ve edinilen bilgiler, Balıklıgöl Platosu’nun gün boyunca yerli ve yabancı ziyaretçiler tarafından gezildiğini, özellikle hafta sonları ve dini günlerde ziyaretçi yoğunluğunun arttığını gösteriyor. Tarihi yapılar, ibadet alanları ve yürüyüş güzergahlarıyla birlikte Balıklıgöl, bütüncül bir ziyaret alanı sunuyor.

ATEŞİN SUYA DÖNDÜĞÜ YER: BALIKLIGÖL’ÜN HİKAYESİ

Balıklıgöl’e ilişkin anlatı, İbrahim Peygamber ve dönemin hükümdarı Nemrut ile ilişkilendiriliyor. Rivayete göre Nemrut, gördüğü bir kabusun ardından kahinleri saraya çağırır. Yapılan yorumlarda, o yıl doğacak bir erkek çocuğun Nemrut’un tahtını sarsacağı ve putperest düzene son vereceği aktarılır. Bunun üzerine Nemrut, o yıl doğan erkek çocukların öldürülmesini emreder.

Rivayete göre askerlerden biri, doğum yapmak üzere olan eşini gizlice bir mağaraya götürür ve burada bir erkek çocuk dünyaya gelir. Bu çocuğun İbrahim Peygamber olduğu aktarılır. İbrahim Peygamber’in yaklaşık 17 yıl boyunca bu mağarada gizlenerek yaşadığı, daha sonra Nemrut’un askerleri tarafından bulunarak saraya götürüldüğü anlatılır. Çocuğu olmayan Nemrut’un, İbrahim Peygamber’i evlat edindiği; ancak İbrahim Peygamber’in putperest düzene karşı çıkarak saraydaki putları kırdığı rivayet edilir.

Bu olayın ardından Nemrut’un büyük bir ateş yaktırdığı ve İbrahim Peygamber’in bu ateşe atılmasını emrettiği aktarılır. Rivayete göre ateşe atıldığı anda mucize gerçekleşir; ateş suya, odunlar ise balıklara dönüşür. Bu olayın gerçekleştiği yerin bugün Halil-ür Rahman Gölü olarak bilinen Balıklıgöl olduğu kabul edilir.

Balıklıgöl2

BALIKLIGÖL NEDEN KUTSAL KABUL EDİLİR?

Balıklıgöl, kutsallığını İbrahim Peygamber’e atfedilen mucize anlatısından alıyor. Göl, ilahi koruma ve teslimiyetin sembolü olarak kabul ediliyor. Bu nedenle İbrahim Peygamber anlatısı üzerinden Yahudilik ve Hristiyanlık geleneğinde de kutsal bir anlam taşıdığı ifade ediliyor.

Balıklıgöl’de yaşayan balıkların dokunulmaz kabul edilmesi, bu inancın günlük yaşamdaki yansımaları arasında yer alıyor. Balıklıgöl'deki balıklara zarar verilmediği, balıkların tüketilmediği ve göl çevresinde saygılı bir ziyaret düzeninin benimsendiği görülüyor.

BALIKLIGÖL’ÜN TARİHSEL KÖKENLERİ VE ARKEOLOJİK BULGULAR

Şanlıurfa ve çevresindeki arkeolojik bulgular, bölgedeki yerleşim tarihinin yaklaşık 12 bin yıl öncesine uzandığını ortaya koyuyor. 1993 yılında bulunan ve literatürde “Urfa Adamı” olarak adlandırılan heykel, bölgeye dair bilinen en eski insan betimlemelerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu buluntu, Anadolu’da yerleşik yaşamın MÖ 9500’lere kadar uzandığını gösteriyor.

Balıklıgöl çevresindeki mimari yapıların büyük bölümünün MÖ 132 – MS 242 yılları arasında hüküm süren Osroene Krallığı dönemine tarihlendiği belirtiliyor. Ancak Balıklıgöl’ü simgesel hale getiren havuzların hangi dönemde ve kimler tarafından yapıldığına dair kesin bir tarihsel kayıt bulunmuyor.

BALIKLIGÖL'E NASIL GİDİLİR?

Balıklıgöl, Şanlıurfa şehir merkezinde, Urfa Kalesi’nin hemen önünde yer alan Balıklıgöl Platosu içerisinde bulunuyor. Kent merkezindeki konumu sayesinde Balıklıgöl’e birçok noktadan yürüyerek ulaşım sağlanabiliyor. Şehir içi otobüs ve minibüs hatlarının büyük bölümü Balıklıgöl çevresinden geçiyor. Taksiyle ulaşım ise kısa mesafeler nedeniyle tercih ediliyor.

Şanlıurfa dışından gelen ziyaretçiler için en yakın ulaşım noktası Şanlıurfa GAP Havalimanı olarak öne çıkıyor. Havalimanından şehir merkezine servis, taksi veya araç kiralama seçenekleriyle yaklaşık 35–40 dakikada Balıklıgöl’e ulaşılabiliyor. Özel araçla gelenler için çevrede ücretli ve ücretsiz otopark alanları bulunuyor.

İstanbul'un 4 manevi bekçisinden biri! Aziz Mahmud Hüdayi Türbesi hakkında bilinmesi gereken her şey
İstanbul'un 4 manevi bekçisinden biri! Aziz Mahmud Hüdayi Türbesi hakkında bilinmesi gereken her şey
İçeriği Görüntüle

Hzeyyüb3

ÜÇÜNCÜ DURAK HZ. EYYUB SABIR MAKAMI

Rivayetlere göre Hz. Eyyub, milattan önce 2100 yılında Suriye’de Şam ile Ramla arasında yer alan Desniye köyünde dünyaya geldi. Allah’a olan derin inancı ve sadakatiyle tanınan Hz. Eyyub, hayatı boyunca birçok zorlukla karşılaştı. En bilinen sıkıntılarından biri, deride irinli yaralarla seyreden ağır bir hastalığa yakalanması oldu. Bu hastalık, onu hem fiziksel hem de sosyal açıdan zor durumda bıraksa da Hz. Eyyub’ün inancından ve sabrından vazgeçmediği aktarılıyor. Eşi Rahime Hatun ile birlikte uzun yıllar boyunca bir mağarada yaşadığı ve bu süreci sabırla geçirdiği rivayet ediliyor.

Hz. Eyyub’ün vefat ettiği yerle ilgili farklı rivayetler bulunmakla birlikte, birçok kaynak onun Şanlıurfa’da vefat ettiğini belirtiyor. Şanlıurfa’daki Sabır Makamı, Hz. Eyyub’ün yaşamının son dönemlerinde hastalığı süresince sabırla Allah’a sığındığı ve şifa bulduğu yer olarak kabul ediliyor.

HZ. EYYUB’ÜN KABRİNE DAİR RİVAYETLER

Hz. Eyyub’ün kabrinin yeri konusunda farklı görüşler bulunuyor. En yaygın kabul gören görüşe göre, Hz. Eyyub’ün kabri Şanlıurfa’daki Sabır Makamı’nın yakınlarında yer alıyor. Bu nedenle makam, Hz. Eyyub’ün sabırla geçen hayatının hatırasını yaşatan kutsal bir ziyaret noktası olarak kabul ediliyor. Bazı kaynaklarda ise kabrin Suriye sınırları içinde olabileceği ifade ediliyor.

Sabır Makamı, Hz. Eyyub’ün hastalığı sırasında yıllarca yaşadığı ve sabırla ibadet ettiği mağara olarak biliniyor. Rivayetlere göre Hz. Eyyub, burada ettiği dualar sonucunda Allah’ın izniyle şifaya kavuştu. Bu nedenle Sabır Makamı, sabır ve teslimiyet kavramlarının somutlaştığı bir mekan olarak görülüyor. Ziyaretçiler, mağarada dua ederek manevi huzur arıyor.

Hz Eyyüb

HZ. EYYUB PEYGAMBER CAMİİ

Sabır Makamı’nın hemen yanında yer alan Hz. Eyyub Peygamber Camii, ziyaretçilerin ibadetlerini yerine getirdiği önemli bir dini yapı olarak hizmet veriyor. Ziyaretçiler, camide namaz kıldıktan sonra Sabır Makamı’nı ziyaret ederek dua ediyor.

ŞİFALI SU

Hz. Eyyub Sabır Makamı’nda şifa suyu olarak kabul edilen bir su kaynağı bulunuyor. Rivayetlere göre Allah, Hz. Eyyub’ün dualarına karşılık bu suyu ortaya çıkardı ve Hz. Eyyub bu suyla yıkanarak iyileşti. Günümüzde de ziyaretçiler bu sudan içerek ya da abdest alarak şifa ve manevi huzur arıyor.

Sabır Makamı’nda ziyaret düzeni belirli bir sistemle sağlanıyor. Mağaraya girişlerde kadın ve erkek ziyaretçiler ayrı sıralar halinde içeri alınıyor. Bu uygulama, ziyaret yoğunluğunun düzenli şekilde ilerlemesini sağlıyor.

Hz Eyyüb2

Muhabir: YAREN TEKİN