Böbrek yetmezliği, aniden gelişebilen (akut böbrek yetmezliği) veya yıllar içinde yavaş yavaş ilerleyen (kronik böbrek yetmezliği) bir durum olabilir. Erken teşhis ve tedavi, hastalığın seyrini yavaşlatmak ve yaşam kalitesini artırmak için hayati önem taşır. Ancak sinsi doğası nedeniyle, belirtileri çoğu zaman gözden kaçabilir.

Böbrek Yetmezliği Nedir?

Böbrek yetmezliği, böbreklerin kanı yeterince filtreleyememesi ve vücuttaki atık ürünlerin (üre, kreatinin gibi) ve fazla sıvının birikmesi durumudur. Bu birikim, vücudun genel dengesini bozarak birçok farklı sistemde sorunlara yol açar.

Sistit nedir? Sistit belirtileri, nedenleri ve tedavisi
Sistit nedir? Sistit belirtileri, nedenleri ve tedavisi
İçeriği Görüntüle

Akut Böbrek Yetmezliği: Genellikle ani gelişir ve uygun tedavi ile böbrek fonksiyonları tamamen veya kısmen düzelebilir. Ciddi enfeksiyonlar, ağır dehidrasyon, bazı ilaçlar veya böbreklere kan akışını engelleyen durumlar akut böbrek yetmezliğine neden olabilir.

Kronik Böbrek Yetmezliği: Yıllar içinde yavaşça ilerler ve genellikle geri döndürülemez bir hasar meydana gelir. Diyabet, yüksek tansiyon, böbrek taşları, genetik hastalıklar ve otoimmün hastalıklar kronik böbrek yetmezliğinin en yaygın nedenlerindendir. Hastalık ilerledikçe böbrekler işlevlerini tamamen kaybedebilir ve son evre böbrek yetmezliği (ESRD) olarak bilinen duruma ulaşılır.

Böbrek Yetmezliği Belirtileri Nelerdir?

Böbrek yetmezliğinin belirtileri, hastalığın evresine, türüne (akut veya kronik) ve kişiye göre değişiklik gösterebilir. Özellikle kronik böbrek yetmezliği başlangıçta çok az belirti verdiğinden "sinsi hastalık" olarak bilinir.

Sinsi Böbrek Hastalığı Belirtileri

Kronik böbrek yetmezliğinin ilk evrelerinde belirtiler çok hafif veya belirsiz olabilir, bu da teşhisi zorlaştırır. Bu "sinsi" belirtiler genellikle başka durumlarla karıştırılır:

Yorgunluk ve Halsizlik: Vücutta toksin birikimi ve anemi (kansızlık) nedeniyle sık görülen bir belirtidir.
Uyku Problemleri: Huzursuz bacak sendromu veya uyku apnesi gibi sorunlar böbrek yetmezliği ile ilişkilidir.
İştah Kaybı ve Bulantı: Vücuttaki üre birikimi mideyi etkileyebilir.
Kas Krampları: Elektrolit dengesizlikleri nedeniyle ortaya çıkabilir.
Odaklanma Güçlüğü: Toksin birikimi beyin fonksiyonlarını etkileyebilir.
Cilt Kuruluğu ve Kaşıntı: Vücuttaki atık maddelerin ciltte birikmesi sonucu oluşur.
İdrar Alışkanlıklarında Değişiklikler: Özellikle geceleri daha sık idrara çıkma veya idrar miktarında azalma/artma.
Ayak Bilekleri ve Göz Çevresinde Şişlik (Ödem): Vücutta sıvı birikimi nedeniyle oluşur.

Bu belirtiler genellikle böbrek hasarı önemli ölçüde ilerlemeden fark edilmez. Bu nedenle, risk faktörlerine sahip kişilerin (diyabet, yüksek tansiyon hastaları, aile öyküsü olanlar) düzenli sağlık kontrollerini yaptırması büyük önem taşır.

Kronik Böbrek Yetmezliği Son Evre Belirtileri

Hastalık ilerledikçe, özellikle son evre (evre 5) kronik böbrek yetmezliğine ulaşıldığında belirtiler çok daha şiddetli ve hayatı tehdit edici hale gelir. Bu duruma üremik sendrom denir ve böbrekler artık görevlerini neredeyse tamamen yerine getiremez:

Şiddetli Yorgunluk ve Aşırı Halsizlik: Günlük aktiviteleri yapmayı imkansız kılacak düzeyde.
Yaygın ve Şiddetli Ödem: Vücudun hemen her yerinde, özellikle bacaklar, yüz ve akciğerlerde sıvı birikimi (pulmoner ödem) nefes darlığına yol açar.
Ciddi Mide Bulantısı, Kusma ve İştahsızlık: Kronik hale gelir ve kilo kaybına neden olur.
Ciltte Solukluk, Kuruluk ve Yoğun Kaşıntı: Cilt rengi sarı-kahve bir ton alabilir ("üre frost" denilen buzlanma oluşabilir).
Kas Seğirmeleri ve Krampları: Hatta kaslarda güçsüzlük, felç benzeri durumlar görülebilir.
Nörolojik Belirtiler: Konsantrasyon bozukluğu, kafa karışıklığı, hafıza sorunları, uykusuzluk, huzursuz bacaklar, hatta nöbetler ve koma görülebilir.
Nefes Darlığı: Akciğerlerde sıvı birikimi ve anemi nedeniyle.
Yüksek Tansiyon: Kontrol altına alınması zorlaşır.
Göğüs Ağrısı: Kalp çevresinde sıvı birikimi (perikardit) nedeniyle olabilir.
İdrar Miktarında Ciddi Azalma veya Hiç İdrar Çıkaramama (Anüri).
Ağızda Metalik Tat ve Kötü Nefes: Amonyak kokusu ("üremik koku").

Böbrek Çürümesi Belirtileri

"Böbrek çürümesi" ifadesi, tıbbi bir terimden ziyade halk arasında kullanılan, böbrek dokusunun aşırı hasar görmesi ve fonksiyonunu tamamen kaybetmesi durumunu anlatan bir ifadedir. Bu, genellikle kronik böbrek yetmezliğinin son evresine veya böbrekte ciddi enfeksiyon (piyelonefrit) veya iskemi (kan akışının kesilmesi) sonucu doku nekrozuna işaret eder. Belirtiler, yukarıda bahsedilen kronik böbrek yetmezliği son evre belirtileri ile tamamen aynıdır. Böbrekler artık görev yapmadığında, vücut atıklarla dolar ve sistemik bir zehirlenme durumu ortaya çıkar.

Böbrek Yetmezliği Ölüm Belirtileri

Tedavi edilmeyen veya tedaviye yanıt vermeyen son evre böbrek yetmezliği, ne yazık ki ölümcül olabilir. Ölümcül hale gelen durumlarda görülen belirtiler, vücudun artık yaşamsal fonksiyonlarını sürdüremediğini gösterir:

Ciddi Elektrolit Dengesizlikleri: Özellikle yüksek potasyum (hiperkalemi), kalbin durmasına (kardiyak arrest) neden olabilir.
Akciğerlerde Aşırı Sıvı Birikimi (Pulmoner Ödem): Nefes almayı imkansız hale getirerek solunum yetmezliğine yol açar.
Ciddi Beyin Fonksiyon Bozuklukları (Üremik Ensefalopati): Bilinç kaybı, derin koma ve beyin ölümü.
Şiddetli Enfeksiyonlar: Bağışıklık sistemi baskılandığı için vücut enfeksiyonlarla savaşamaz hale gelir.
Kontrol Edilemeyen Kanama: Pıhtılaşma sorunları nedeniyle iç ve dış kanamalar.
Çoklu Organ Yetmezliği: Böbrek yetmezliği diğer organ sistemlerini (kalp, akciğerler, karaciğer) de etkileyerek domino etkisiyle diğer organların da işlevini yitirmesine neden olur.

Bu durumlar acil tıbbi müdahale gerektirir ve genellikle geri dönüşü olmayan süreçlerin işaretleridir.

Böbrek Yetmezliği Tedavisi

Böbrek yetmezliği tedavisi, hastalığın evresine, türüne ve temel nedenine bağlı olarak değişir. Amaç, böbrek fonksiyonlarını korumak, semptomları hafifletmek ve komplikasyonları önlemektir.

Konservatif Tedavi

Kronik böbrek yetmezliğinin erken evrelerinde ve bazı akut böbrek yetmezliği vakalarında uygulanan tedavilerdir:

Altta Yatan Hastalığın Tedavisi: Diyabet ve yüksek tansiyonun sıkı kontrolü.
İlaç Tedavisi: Kan basıncını düzenleyen ilaçlar, anemiyi tedavi eden ilaçlar (eritropoietin), kemik sağlığını destekleyen vitamin D takviyeleri, fosfat bağlayıcılar ve idrar söktürücüler.
Diyet ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Protein alımının dengelenmesi, tuz, potasyum ve fosfor kısıtlaması, yeterli sıvı alımı (ancak ileri evrelerde sıvı kısıtlaması gerekebilir), sigara ve alkolden uzak durma.

Diyaliz

Böbrekler görevini tamamen yapamaz hale geldiğinde (son evre böbrek yetmezliği), diyaliz vücuttaki atık maddeleri ve fazla sıvıyı uzaklaştırmak için kullanılan bir tedavi yöntemidir.

Hemodiyaliz: Kanın bir makine aracılığıyla vücut dışına alınıp filtrelendikten sonra tekrar vücuda verilmesi işlemidir. Genellikle haftada 3 kez, her seans 4-5 saat sürer.
Periton Diyalizi: Karın boşluğuna yerleştirilen bir kateter aracılığıyla özel bir diyaliz sıvısı verilerek atıkların karın zarı (periton) üzerinden temizlenmesi işlemidir. Evde yapılabilir ve daha esnek bir tedavi seçeneğidir.

Böbrek Nakli

Son evre böbrek yetmezliği için en iyi ve kalıcı tedavi seçeneği böbrek naklidir. Hasta, sağlıklı bir donörden (canlı veya kadavra) alınan böbreğin nakledilmesiyle normale yakın bir yaşam kalitesine kavuşabilir. Ancak nakil sonrası ömür boyu bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçlar kullanmak gereklidir.

Böbrek Yetmezliği Öldürür mü?

Evet, tedavi edilmediği takdirde böbrek yetmezliği öldürebilir. Özellikle son evre kronik böbrek yetmezliği, vücutta toksinlerin ve sıvıların birikerek hayati organ fonksiyonlarını bozması nedeniyle ölümcül bir durumdur. Ancak günümüzdeki modern tedavi yöntemleri (diyaliz ve böbrek nakli) sayesinde böbrek yetmezliği olan hastalar uzun ve kaliteli bir yaşam sürebilmektedir. Erken teşhis ve düzenli tedaviye uyum, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak ve ölüm riskini azaltmak için kritik öneme sahiptir.

5 Evre Böbrek Yetmezliği Yaşam Süresi

Böbrek yetmezliği, glomerüler filtrasyon hızı (GFR) adı verilen bir değerle 5 evreye ayrılır. GFR, böbreklerin kanı ne kadar hızlı filtrelediğini gösterir.

Evre 1-2: Hafif böbrek hasarı, GFR genellikle normal veya hafifçe azalmış. Genellikle belirti vermez.
Evre 3: Orta derecede böbrek hasarı, GFR belirgin şekilde azalmış. Hafif belirtiler başlayabilir.
Evre 4: Ciddi böbrek hasarı, GFR çok düşük. Belirtiler daha belirgin hale gelir.
Evre 5 (Son Evre Böbrek Yetmezliği - ESRD): Böbrekler neredeyse tamamen işlevini yitirmiş, GFR 15 ml/dk'nın altında. Diyaliz veya böbrek nakli gereklidir.

Yaşam süresi, birçok faktöre bağlı olarak büyük ölçüde değişir: Hastanın yaşı, genel sağlık durumu, eşlik eden hastalıklar (diyabet, kalp hastalığı gibi), tedaviye uyum, seçilen tedavi yöntemi (diyaliz mi, nakil mi?) ve nakil başarısı gibi faktörler belirleyicidir.

Genel olarak, evre 5 böbrek yetmezliği olan hastalar diyaliz veya nakil olmadan birkaç hafta veya ay içinde hayatını kaybedebilir. Ancak diyaliz veya başarılı bir böbrek nakli ile yaşam süresi önemli ölçüde uzar.

Diyaliz hastaları: Yaşam süresi, diyalizin türüne, hastanın genel sağlığına ve komplikasyonlara bağlı olarak değişir. Ortalama olarak hemodiyaliz hastaları için 5-10 yıl, periton diyalizi hastaları için de benzer süreler ifade edilebilir, ancak bu süreler genç ve eşlik eden hastalığı az olan kişilerde 20 yıla kadar çıkabilir.
Böbrek nakli hastaları: Nakil, yaşam kalitesi ve süresi açısından en iyi seçenektir. Kadavradan nakillerde ortalama 10-15 yıl, canlı donörden nakillerde ise 15-20 yıl veya daha uzun süre böbrek fonksiyonu devam edebilir. Başarılı bir nakil sonrası hastalar genellikle normale yakın bir yaşam süresi bekleyebilir.

Bu rakamlar ortalamaları yansıtır ve her bireyin durumu farklıdır. Düzenli takip, tedaviye uyum ve sağlıklı yaşam tarzı, yaşam süresini ve kalitesini artırmada en önemli faktörlerdir.

Böbrek Yetmezliği Kaşıntısı Tedavisi

Böbrek yetmezliğine bağlı kaşıntı (üremi pruritus), kronik böbrek yetmezliği hastalarında sık görülen ve yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren rahatsız edici bir semptomdur. Kanda biriken toksinler, fosfor ve kalsiyum dengesizlikleri, kuru cilt ve sinir hasarı bu kaşıntıya neden olabilir. Tedavisi şunları içerir:

Diyaliz Yeterliliğinin Sağlanması: Yeterli ve düzenli diyaliz, toksinlerin daha iyi temizlenmesini sağlayarak kaşıntıyı azaltabilir.
Fosfat Düzeylerinin Kontrolü: Diyette fosfor kısıtlaması ve fosfat bağlayıcı ilaçlar kullanılarak kandaki fosfor seviyeleri düşürülmelidir.
Cilt Bakımı: Düzenli olarak nemlendirici kullanmak, sıcak duşlardan kaçınmak ve cildin kurumasını önlemek önemlidir. Yumuşak, pamuklu giysiler tercih edilmelidir.
Antihistaminikler: Kaşıntıyı hafifletmek için oral antihistaminikler kullanılabilir, ancak genellikle tek başına yeterli değildir.
Gabapentin veya Pregabalin: Bu sinir ilaçları, kronik kaşıntının tedavisinde etkili olabilir.
Aktif Kömür: Bazı durumlarda oral aktif kömür kullanımı, toksinlerin emilimine yardımcı olabilir.
UVB Fototerapi: Ultraviyole B ışık tedavisi, bazı hastalarda kaşıntıyı azaltmada etkili olabilir.
Kapsaisin Kremi: Cilde uygulanan kapsaisin içeren kremler, sinir uçlarını duyarsızlaştırarak kaşıntıyı azaltabilir.
Yeni Tedaviler: Son yıllarda kaşıntıya özel olarak geliştirilmiş oral veya enjekte edilebilir bazı ilaçlar (örn. difelikefalin) da kullanıma sunulmuştur.

Böbrek yetmezliği kaşıntısı tedavisi genellikle multidisipliner bir yaklaşımla, nefroloji uzmanının rehberliğinde yapılmalıdır.

Kaynak: Haber Merkezi