Türkiye’de vatandaşların borç yükü her geçen gün ağırlaşıyor. Bankalara olan kredi ve kredi kartı borçlarını ödeyemeyen vatandaşların sayısı 2025’in ilk yarısında keskin şekilde arttı. Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin verilerine göre, ocak-haziran döneminde 1 milyon 201 bin 388 kişi yasal takibe düştü. Böylece geçmiş yıllardan gelen dosyalarla birlikte toplam takipteki kişi sayısı 4,1 milyonu aştı.
YAPILANDIRMA UMUDU SUYA DÜŞTÜ
Yılın başında Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), borçlulara kolaylık sağlamak amacıyla “tavsiye niteliğinde” bir yapılandırma düzenlemesi devreye almıştı. Fakat beklentileri yükselten bu adım uygulamada sınırlı kaldı. Özellikle özel bankalar, yapılandırma taleplerinin büyük bölümüne olumsuz yanıt verdi. Borcunu yeniden yapılandırarak ödemek isteyen binlerce kişi umduğunu bulamadı.
Haziran 2025 itibarıyla bireysel kredilerde tasfiye edilecek (batık) alacak tutarı 212 milyar TL seviyesine ulaştı. Geçen yıla kıyasla yüzde 176’lık dev bir artış anlamına geliyor. Ekonomistler yükselişte hem kredi kartı harcamalarının hızla artmasını hem de enflasyon karşısında eriyen gelirleri etkili faktörler olarak gösteriyor.
KREDİ KARTI BORCU ALARM VERİYOR
Sadece haziran ayında 161 bin 709 kişi kredi kartı borcundan, 148 bin 993 kişi ise bireysel kredi borcundan dolayı yasal takibe alındı. Geçen yılın aynı dönemine göre takipteki kişi sayısında yüzde 35 artış yaşandı.
Borç sorunu sadece bireyleri değil, şirketleri de etkiliyor. Bankacılık sektöründe tasfiye edilecek toplam kredi miktarı 514,7 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Bunun 211,7 milyar TL’si (%41,1) bireysel krediler ve kredi kartlarından, 68,5 milyar TL’si (%13,3) toptan ve perakende ticaret ile motorlu araç servis hizmetlerinden, 64,7 milyar TL’si (%12,6) inşaat sektöründen kaynaklanıyor.
Elektrik, gaz ve su sektörünün 30,6 milyar TL, tekstil sektörünün ise 17,7 milyar TL batık borcu bulunuyor.
Gelirlerin yaşam maliyetleri karşısında hızla erimesi, kredi kartına bağımlılığı artırıyor. Bu durum borç sarmalını derinleştirerek hem bireylerin hem de reel sektörün ödeme gücünü zayıflatıyor. Eğer kapsamlı bir borç yapılandırma ve gelir artışı sağlanmazsa yılın ikinci yarısında takipteki borçların yeni rekorlar kırması bekleniyor.