Cemil Batur Gökçeer kimdir, kaç yaşında, aslen nereli?
1981 doğumlu olan Cemil Batur Gökçeer, Ankara’da dünyaya geldi. Çocukluk ve gençlik yıllarını burada geçiren Gökçeer, fotoğrafla olan ilişkisini geleneksel estetik kalıplardan uzak bir yaklaşımla şekillendirdi. Özellikle belgesel fotoğrafçılık alanında başladığı kariyerinde, zamanla deneysel çalışmalara yönelerek Türkiye çağdaş sanat sahnesinde kendine özgü bir konum elde etti.Cemil Batur Gökçeer evli mi, özel hayatı nasıl?
Sanatçının özel yaşamı hakkında kamuoyuna açık çok fazla bilgi bulunmuyor. Evli olup olmadığına dair resmi bir açıklama yapmamış olan Gökçeer, özel hayatını medyadan uzak tutmayı tercih ediyor. Ancak röportajlarında, ailesel geçmişinin ve bireysel deneyimlerinin sanatını nasıl etkilediğinden zaman zaman bahsetmiştir.
Sanat kariyerine nasıl başladı, nasıl tanındı?
Fotoğraf sanatına ilgisi genç yaşlarda başlayan Gökçeer, ilk yıllarda belgesel tarzda çekimler yaptı. Ancak zaman içinde bu anlatım biçiminin ifade sınırlarını aşmakta yetersiz kaldığını fark etti. Bu farkındalık, onu daha derinlikli, kavramsal ve katmanlı bir görsel dile yöneltti. 2004–2010 yılları arasında daha çok geleneksel belgesel işleriyle bilinse de, 2012 itibarıyla tamamen farklı bir sanat pratiğine yöneldi. Aynı yıl Ankara'da sanatçı dostlarıyla birlikte kurduğu Torun adlı bağımsız sanat alanı, Türkiye’de kolektif sanat üretiminin önemli adreslerinden biri haline geldi.Cemil Batur Gökçeer’in projeleri, fotoğraf sergileri ve kitapları neler?
Sanatçının dikkat çeken projelerinden bazıları şunlardır:
Düğüm (2012): Fotoğrafın anlatı potansiyeli üzerine deneysel bir sorgulama sunar. En Yakın İhtimal (2014): Algı ve bellek ilişkisini merkezine alan bir çalışma. Parazit (2015): Görsel gürültü ve bozulmalar üzerinden yeni bir estetik dili araştırır. Şşt (2016): Sessizliğin içindeki çığlıkları fotoğrafla ifade etme çabasıdır. Bu projelerin bazıları, “Düğüm” (2017) ve “Mağara Albino” (2019) isimli fotoğraf kitaplarına dönüştürülerek kalıcılaştırılmıştır.Thin Air projesi nedir, neden çok konuşuldu?
Gökçeer’in 2020 sonrası en çok ses getiren projesi olan “Thin Air” (İnce Hava), afetler ve travmalarla yüzleşmeyi konu alıyor. Bu projede sanatçı, deprem, sel, yangın gibi doğal afetler sonrasında çekilmiş fotoğrafları, özel tekniklerle işleyerek çok katmanlı bir estetik yapı oluşturdu. Gökçeer’in ifadesiyle bu proje, “görsel hafızanın hem tanıklık hem de yas biçimi” olarak konumlanıyor. 2024 yılında Fransa’nın Arles kentinde düzenlenen, dünyanın en prestijli fotoğraf organizasyonlarından biri olan Les Rencontres d’Arles Festivali'nde sergilenen “Thin Air”, sanatçının uluslararası alanda tanınırlığını artırdı. Proje, Discovery Award bölümünde büyük ilgi gördü.Hangi uluslararası platformlarda yer aldı?
Reflexions Masterclass ISSP European Borderlines Project Les Rencontres d’ArlesBu platformlarda yer alması, Gökçeer’in fotoğrafçılığının yalnızca yerel değil, aynı zamanda küresel bir sanat dili oluşturduğunun göstergesi.
Cemil Batur Gökçeer neden merak ediliyor?
Farklı tarzı, belgeselden deneysele geçişiyle birçok fotoğrafçının dikkatini çekiyor. İfade gücü yüksek projeleri, görsel anlatımda yeni yollar arayan sanatseverlerin ilgisini topluyor. Afet sonrası imgeler, toplumsal travmalara sanatsal bir mercek tutuyor. Uluslararası başarıları, Türkiye’den çıkan çağdaş sanatçılar için ilham verici kabul ediliyor.Cemil Batur Gökçeer’in fotoğraf tarzı nasıl?
Gökçeer’in işleri, yalnızca “fotoğraf çekmek” eylemiyle sınırlı değil. O, fotoğrafı bir ifade aracı, hatta zaman zaman bir tür terapi olarak kullanıyor. Çektiği kareleri dijital olarak işliyor, kimi zaman kolajlarla, kimi zaman fiziksel müdahalelerle görüntüye anlam katıyor. Eserlerinde sıklıkla: Bulanık imgeler, Bozulmuş yapılar, Anlatım boşlukları, Travmatik izlergörülüyor.
Bu yönüyle, Gökçeer’in işleri hem sanatsal hem de duygusal olarak katmanlı bir yapı taşıyor.
