Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Japon Basınına Gazze Mesajı: “Susmadık, Susmayacağız”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Japonya’nın saygın gazetelerinden Nikkei Shimbun için kaleme aldığı makalede, Türkiye ile Japonya arasındaki dostluk ilişkilerini ve Gazze’de yaşanan insanlık dramına dair çarpıcı mesajlar verdi. Makale, hem Japonca hem de İngilizce olarak yayımlandı. Erdoğan, Gazze'de yaşananların tüm insanlığın ortak meselesi olduğunu belirtti ve Türkiye'nin bu konuda susmayacağını vurguladı.

Erdoğan Japonya’ya yazdı: “Dostluk köprüsü vicdandan besleniyor”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asya’nın İki Ucundan Dünyanın Ortak Vicdanına” başlıklı yazısında, Türkiye ile Japonya arasındaki ilişkilerin sadece diplomatik belgelerle sınırlı olmadığını belirtti. İki ülkeyi birleştiren bu bağın, tarihî hatıralar, insani yardımlar ve ortak vicdanla beslendiğini söyledi. Ertuğrul Fırkateyni kazası, bu gönül bağının en önemli sembollerinden biri olarak anıldı.

Türk-Japon iş birliği: “Sadece beton değil, gönül bağı inşa ettik”

Erdoğan, Marmaray, Osmangazi Köprüsü, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ve Haliç Köprüsü gibi projelerde Türk-Japon iş birliğinin güçlü örneklerinin görüldüğünü ifade etti. Bu projelerin sadece mühendislik başarısı değil, aynı zamanda iki milletin dayanışmasının nişanesi olduğunu vurguladı. Çam ve Sakura Şehir Hastanesi, bu iş birliğinin sağlık alanındaki en parlak göstergesi olarak gösterildi.

Küresel krizlere karşı ortak çözüm çağrısı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel ölçekte yaşanan ekonomik sarsıntılar, enerji ve gıda güvenliği sorunları, iklim krizi ve teknolojik risklerin artık hiçbir ülkeyi izole halde bırakmadığını belirtti. Türkiye ve Japonya'nın, ortak tecrübeleri ve insani duyarlılıklarıyla bu krizlere karşı birlikte hareket edebileceğini ifade etti. Uluslararası kurumların yetersiz kaldığına dikkat çekerek, yapıcı çözümler için ikili iş birliğinin önemine değindi.

İnsan diplomasisi: Türkiye ve Japonya’yı yakınlaştıran güç

Erdoğan’a göre Türkiye ile Japonya’yı en güçlü şekilde birbirine bağlayan unsur, insan diplomasisi. Halklar arasında derin bir muhabbet, kültürel benzerlikler ve karşılıklı saygının olduğunu belirten Erdoğan, bu bağın sadece hükümetler arası değil, halklar arası dayanışmayla da şekillendiğini vurguladı. TİKA ile JICA iş birliğinde yürütülen projeler bu bağın somut örnekleri olarak gösterildi.

“Japonya’nın desteği milletimizce unutulmayacak”

2023 yılında Türkiye’de yaşanan büyük depremin ardından Japonya'nın verdiği desteği hatırlatan Cumhurbaşkanı, bu yardımların Türk halkı tarafından asla unutulmayacağını belirtti. Aynı şekilde Türkiye’nin 2011 yılında Japonya’daki deprem ve tsunami felaketinde uzattığı yardım eli de bu karşılıklı dayanışmanın örneği olarak gösterildi. Erdoğan, bu anlayışın gelecekte de sürdürüleceğine inandığını vurguladı.

Gazze mesajı: “Bu sadece bir ülkenin değil, insanlığın meselesidir”

Makalenin en dikkat çeken bölümlerinden biri ise Gazze vurgusu oldu. Erdoğan, İsrail’in saldırıları sonucunda çocukların açlıktan öldüğünü, hastanelerin çalışamaz hale geldiğini ve şehirlerin harabeye döndüğünü belirtti. Türkiye’nin bu sürece hiçbir zaman sessiz kalmadığını ve kalmayacağını söyleyen Erdoğan, ateşkesin sağlanması, insani yardımların kesintisiz ulaştırılması ve adil barışın tesis edilmesi gerektiğini vurguladı.

İki devletli çözüm ve adil barış vurgusu

Erdoğan, Japonya’nın barışı önceleyen anlayışının ve uluslararası hukuka bağlı duruşunun bu süreçte önemli olduğunu ifade etti. Türkiye’nin insani yardım kapasitesiyle Japonya’nın diplomatik gücünün birleşmesi durumunda, Gazze’de umut doğuracak yeni bir dönemin mümkün olabileceğini söyledi. En önemli adımın ise iki devletli çözüm temelinde adil bir barışı sahiplenmek olduğunu belirtti.

“Birlikte hareket etmek insanlığın geleceği için şart”

Son olarak Erdoğan, Türkiye ile Japonya arasındaki dostluğun artık geçmişteki bir hatıradan ibaret olmadığını, bugün yaşanan küresel krizler karşısında büyük bir fırsata dönüştüğünü vurguladı. Uluslararası sistemin sarsıldığı bu dönemde, iki ülkenin birlikte hareket etmesinin hem tarihi bir sorumluluk hem de vicdani bir mecburiyet olduğunu ifade etti. Dayanışmanın, barışın ve adaletin güçlenmesi için somut adımlara dönüştürülmesi gerektiğini belirtti.