Embolus, oluştuğu yerden (örneğin bir bacaktaki damar) koparak kan dolaşımıyla taşınır ve daha dar bir damara ulaştığında takılarak o damarın beslediği organa veya dokuya kan akışını keser. Bu durum, organın oksijen ve besin maddelerinden mahrum kalmasına ve ciddi hasara yol açabilir.
Pulmoner Emboli Belirtileri
Pulmoner emboli (Akciğer embolisi), bir embolusun akciğer atardamarlarını tıkaması sonucu ortaya çıkan ciddi ve potansiyel olarak yaşamı tehdit eden bir durumdur. Genellikle bacaklardaki derin damarlarda oluşan derin ven trombozu (DVT) adı verilen kan pıhtılarının koparak akciğerlere ulaşmasıyla meydana gelir. Pulmoner emboli belirtileri aniden ortaya çıkma eğilimindedir ve şunları içerebilir:
- Ani nefes darlığı: Genellikle egzersizle açıklanamayan ve aniden başlayan bir durumdur. Dinlenirken bile şiddetlenebilir.
- Göğüs ağrısı: Genellikle keskin, batıcı bir ağrıdır ve derin nefes alındığında, öksürüldüğünde veya hareket edildiğinde kötüleşir. Bazen kalp kriziyle karıştırılabilir.
- Öksürük: Kuru olabileceği gibi, nadiren kanlı balgam (hemoptizi) içerebilir.
- Hızlı veya düzensiz kalp atışı (taşikardi): Kalp, akciğerlere yeterli kan gidemediği için daha fazla çalışarak durumu telafi etmeye çalışır.
- Baş dönmesi veya bayılma: Beyne yeterli oksijen ulaşmamasından kaynaklanabilir.
- Aşırı terleme: Vücudun strese verdiği bir tepkidir.
- Mavimsi cilt rengi (siyanoz): Şiddetli vakalarda oksijen yetmezliğine bağlı olarak görülebilir.
Bu belirtilerden herhangi birini yaşayan kişilerin derhal tıbbi yardım alması hayati önem taşır, çünkü pulmoner emboli hızlı tedavi gerektiren acil bir durumdur.
Emboli Neden Oluşur?
Emboli neden oluşur sorusunun cevabı genellikle Virchow Triadı olarak bilinen üç ana faktörle açıklanır. Bu faktörler, kan pıhtısı oluşumunu kolaylaştırır ve emboli riskini artırır:
- Damar duvarı hasarı (endotelyal hasar): Damarların iç yüzeyindeki hasar, pıhtılaşma sürecini tetikleyebilir. Cerrahi operasyonlar, travma, enfeksiyonlar, yüksek tansiyon veya ateroskleroz (damar sertliği) damar duvarına zarar verebilir.
- Kan akışının yavaşlaması veya durgunluğu (staz): Kanın damarlarda yavaş akması veya birikmesi, pıhtılaşma faktörlerinin bir araya gelmesini ve pıhtı oluşturmasını kolaylaştırır. Uzun süreli hareketsizlik (uzun uçak yolculukları, yatak istirahati), felç, kalp yetmezliği veya damarlardaki daralmalar staza yol açabilir.
- Kanın pıhtılaşma eğiliminin artması (hiperkoagülasyon): Bazı durumlar kanın normalden daha kolay pıhtılaşmasına neden olur. Genetik pıhtılaşma bozuklukları, kanser, gebelik, doğum kontrol hapları kullanımı, bazı otoimmün hastalıklar veya sigara bu duruma örnek teşkil eder.
Bu faktörlerin bir veya birkaçının bir araya gelmesi, özellikle bacaklardaki derin damarlarda tromboz (pıhtı oluşumu) riskini artırır. Bu pıhtılar yerinden kopup kan dolaşımına katıldığında, emboli meydana gelir.
Emboli Çeşitleri ve Risk Faktörleri
Embolinin en yaygın türü tromboembolidir (kan pıhtısından kaynaklanan emboli). Ancak başka çeşitleri de mevcuttur:
- Yağ embolisi: Genellikle büyük kemik kırıklarından sonra kemik iliğindeki yağ parçacıklarının kan dolaşımına karışmasıyla oluşur.
- Hava embolisi: Cerrahi girişimler, damar yolu açma işlemleri veya travma sırasında damara hava girmesiyle ortaya çıkar.
- Amniyotik sıvı embolisi: Doğum sırasında amniyotik sıvının anne kan dolaşımına karışmasıyla meydana gelen nadir fakat ciddi bir durumdur.
- Kolesterol embolisi: Aterosklerotik plaklardan kopan kolesterol kristallerinin damarları tıkamasıyla oluşur.
Emboli risk faktörleri, pıhtı oluşumunu artırarak hem DVT hem de pulmoner emboli olasılığını yükseltir:
- Hareketsizlik: Uzun süreli yatak istirahati, uzun yolculuklar (uçak, otobüs).
- Cerrahi operasyonlar: Özellikle ortopedik ameliyatlar (kalça, diz protezi) veya büyük karın ameliyatları.
- Kanser: Bazı kanser türleri ve kanser tedavileri kanın pıhtılaşma eğilimini artırır.
- Gebelik ve lohusalık: Hormonal değişiklikler ve büyüyen rahmin damarlara baskısı nedeniyle risk artar.
- Doğum kontrol hapları veya hormon replasman tedavisi: Östrojen içeren ilaçlar pıhtılaşma riskini artırabilir.
- Obezite: Vücut ağırlığı arttıkça DVT riski de artar.
- Sigara kullanımı: Damar duvarına zarar verir ve pıhtılaşmayı kolaylaştırır.
- Yaş: Yaş ilerledikçe risk artar.
- Genetik yatkınlık: Ailede pıhtılaşma bozukluğu öyküsü olan kişilerde risk yüksektir.
- Kalp yetmezliği veya kalp ritim bozuklukları.
Akciğer Embolisinin Teşhisi ve Tedavisi
Akciğer embolisinin teşhisi, hastanın belirtileri, fizik muayene bulguları ve çeşitli görüntüleme yöntemleri ile konulur. Başlıca tanı yöntemleri şunlardır:
- D-dimer testi: Kanda pıhtı yıkım ürünlerini gösteren bir kan testidir. Yüksek D-dimer seviyeleri, pıhtılaşma aktivitesi olabileceğini düşündürür.
- Bilgisayarlı Tomografi (BT) Anjiyografi: Akciğer damarlarını detaylı bir şekilde göstererek pıhtının varlığını ve yerini belirlemede en etkili yöntemlerden biridir.
- Akciğer Perfüzyon Sintigrafisi (V/Q Sintigrafisi): Akciğerlerin kan akışını ve havalanmasını değerlendirir.
- Bacak ultrasonografisi: Bacaklarda DVT olup olmadığını kontrol etmek için kullanılır, çünkü DVT pulmoner embolinin en yaygın nedenidir.
- Elektrokardiyogram (EKG) ve Ekokardiyografi: Kalp üzerindeki olası etkileri değerlendirmek için yapılabilir.
Akciğer embolisinin tedavisi, embolinin büyüklüğüne, hastanın genel sağlık durumuna ve embolinin yol açtığı hasara bağlıdır. Tedavinin temel hedefleri, mevcut pıhtının büyümesini durdurmak, yeni pıhtı oluşumunu engellemek ve hastanın durumunu stabilize etmektir:
- Antikoagülanlar (kan sulandırıcılar): Pıhtının büyümesini engeller ve yeni pıhtı oluşumunu önler. Genellikle ilk tedavi seçeneğidir ve bir süre (aylar hatta ömür boyu) kullanılmaları gerekebilir.
- Trombolitikler (pıhtı eritici ilaçlar): Hayatı tehdit eden büyük pıhtıları çözmek için kullanılır. Damardan verilirler ve ciddi kanama riski taşıdıkları için dikkatle seçilmiş vakalarda kullanılırlar.
- Cerrahi müdahale (Embolektomi): Çok büyük pıhtılarda veya trombolitik tedavinin kontrendike olduğu durumlarda cerrahi olarak pıhtının çıkarılması düşünülebilir.
- Vena Kava Filtresi: Antikoagülan kullanamayan veya tedaviye rağmen tekrarlayan DVT/PE yaşayan hastalarda, bacaklardan kalbe giden ana toplardamara (vena kava) bir filtre yerleştirilerek pıhtıların akciğerlere ulaşması engellenebilir.
Erken teşhis ve uygun tedavi, pulmoner embolinin ciddi komplikasyonlarını ve ölüm riskini önemli ölçüde azaltır.