15 Haziran’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan’ın Milli Kurtuluş Günü kutlamaları vesilesiyle kardeş ülkeye içten bir tebrik mesajı iletti. Türkiye’nin bakış açısıyla yalnızca bir bayram kutlaması değil; Türk dünyasında kazanılan diplomatik ve kültürel kazanımların teyidi olarak görülen bu mesaj, “bir millet, iki devlet” söyleminin stratejik tezahürü olarak yorumlanıyor.
Karabağ zaferiyle gelen güven: Yeni güç dönemi
Erdoğan konuşmasında, Azerbaycan’ın Karabağ’daki zaferinin yalnızca toprak kazanımı değil; aynı zamanda hukuki meşruiyet, ekonomik istikrar ve kültürel diriliş basamağı olduğunu vurguladı. Bu zafer, Azerbaycan’ın uluslararası konumunu güçlendirdiği gibi, Türkiye–Azerbaycan ittifakını da yeni bir güven temeli üzerine oturttu.
Şuşa deklarasyonu hatırlattı: Ortak savunma ruhu
2021 yılında Şuşa’da imzalanan Şuşa Deklarasyonu’nda kaydedilen “müttefiklik ve stratejik ortaklık” taahhüdü, Erdoğan’ın mesajında yine ön plana çıktı. Cumhurbaşkanı, bu güçlü diplomatik zeminin bugün hâlâ geçerli ve sürdürülebilir olduğunu vurgulayarak İkili iş birliğine gönderme yaptı.
Türkiye-Azerbaycan: dünü paylaşan, yarını kuran ittifak
Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişki, yalnızca ortak dil ve soydaşlıkla sınırlı değil. İki ülke, 1918’den itibaren süren bir tarihi paylaşıma sahip. 1991’de Türkiye, Azerbaycan’ın bağımsızlığını tanıyarak bu ilişkiyi resmileştirmiş; bugün ise ortak enerji, savunma ve kültür projeleriyle bu karşılıklı bağ güçlenerek devam ediyor.
Küresel dalgalar arasında güvenli liman
Erdoğan’ın tebrik mesajı, Karabağ’ın yeniden inşası süreciyle birleştiğinde, Türkiye–Azerbaycan eksenli stratejik mimaride diplomatik dayanışmanın sürdüğüne net bir işaret olarak okunuyor. Bu durum, yalnızca sahada kazanılanların kutlaması değil; aynı zamanda Türk dünyasının jeopolitik gündemindeki dengelerin yeniden tanımlanması anlamına geliyor.