Türkiye son 65 yılın en kurak dönemlerinden birini yaşıyor. Meteoroloji verileri ülke genelinde şiddetli ve olağanüstü kuraklık etkilerinin hissedildiğini gösteriyor. Tarım, içme suyu ve enerji kaynakları ciddi tehdit altında; uzmanlar alınacak önlemlerin gecikmemesi gerektiğini vurguluyor.

KURAKLIK ENDİŞE VERİYOR

İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Uzmanı Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu Türkiye’nin son 65 yılın en kurak dönemlerinden birini yaşadığını açıkladı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre ülkenin yaklaşık yüzde 70’i şiddetli veya olağanüstü kuraklıkla karşı karşıya. Tarımsal, meteorolojik ve hidrolojik kuraklık neredeyse tüm bölgeleri etkiliyor.

TARIM VE GÜNLÜK HAYAT TEHLİKEDE

Kadıoğlu kuraklığın kısa vadede tarımı ve günlük yaşamı, uzun vadede ise su kaynaklarını, ekonomiyi ve toplumsal düzeni tehdit ettiğini belirtiyor. Uzmanlar, tahıl ve sebze üretiminde yüzde 40-60 kayıp olabileceğini, baraj doluluklarının yüzde 30’un altına düşebileceğini ve içme suyu kesintilerinin yaşanabileceğini söylüyor.
Tarım: Suya çok ihtiyaç duyan ürünler azaltılmalı, modern sulama sistemleri yaygınlaştırılmalı ve kuraklığa dayanıklı tohumlar desteklenmeli.
Sanayi: Atık su arıtımı artırılmalı, su verimliliği zorunlu hale getirilmeli ve deniz suyu arıtma yatırımları teşvik edilmeli.
Yerel Yönetimler: Kent su bütçeleri hazırlanmalı, kayıp-kaçak önlenmeli ve yağmur suyu depolama sistemleri kurulmalı.
Vatandaşlar: Su tasarrufuna özen göstermeli, günlük kullanımda bilinçli hareket etmeli.
Prof. Dr. Kadıoğlu önlem alınmazsa 2030’da su stresi, 2050’de ise su fakirliğiyle karşı karşıya kalınacağını vurguluyor. Türkiye’nin kuraklıkla mücadelede acele etmesi, suyun stratejik bir güvenlik konusu olarak ele alınmasını gerektiriyor.

PERİYOTLARA GÖRE KURAKLIĞIN ETKİLERİ

3 aylık dönemde: Tarımsal üretim düşüyor. Ankara, Afyon, Konya ve Kırşehir’de şiddetli kuraklık kaydedildi.
6 aylık dönemde: İçme suyu kaynakları ve nehirler kuruyor. Kütahya, Uşak, Afyon, Marmara’nın güneyi olağanüstü kurak; Van, Ağrı, Iğdır ve Siirt aşırı kuraklık yaşıyor.
9 aylık dönemde: Doğu Anadolu öne çıkıyor. Afyon, Kütahya ve Denizli olağanüstü kuraklık sınırında. Şanlıurfa, Mardin, Siirt ve Diyarbakır en çok etkilenen iller.
12 aylık dönemde: Türkiye genelinde tablo kritik. Kütahya, Uşak, Afyon, Balıkesir’in güneyi, Şanlıurfa, Diyarbakır, Siirt ve Mardin olağanüstü kurak; Konya, Karaman, Mersin, Isparta ve Kayseri şiddetli kurak bölgeler arasında.

TARIM VE GÜNLÜK HAYAT TEHLİKEDE

Kadıoğlu kuraklığın kısa vadede tarımı ve günlük yaşamı, uzun vadede ise su kaynaklarını, ekonomiyi ve toplumsal düzeni tehdit ettiğini belirtiyor. Uzmanlar, tahıl ve sebze üretiminde yüzde 40-60 kayıp olabileceğini, baraj doluluklarının yüzde 30’un altına düşebileceğini ve içme suyu kesintilerinin yaşanabileceğini söylüyor.
Tarım: Suya çok ihtiyaç duyan ürünler azaltılmalı, modern sulama sistemleri yaygınlaştırılmalı ve kuraklığa dayanıklı tohumlar desteklenmeli.
Sanayi: Atık su arıtımı artırılmalı, su verimliliği zorunlu hale getirilmeli ve deniz suyu arıtma yatırımları teşvik edilmeli.
Yerel Yönetimler: Kent su bütçeleri hazırlanmalı, kayıp-kaçak önlenmeli ve yağmur suyu depolama sistemleri kurulmalı.
Vatandaşlar: Su tasarrufuna özen göstermeli, günlük kullanımda bilinçli hareket etmeli.
Prof. Dr. Kadıoğlu önlem alınmazsa 2030’da su stresi, 2050’de ise su fakirliğiyle karşı karşıya kalınacağını vurguluyor. Türkiye’nin kuraklıkla mücadelede acele etmesi, suyun stratejik bir güvenlik konusu olarak ele alınmasını gerektiriyor.

Haber Editörü